The bests
13 stories
BUZ YANIĞI by EsranurOzer
EsranurOzer
  • WpView
    Reads 2,827,351
  • WpVote
    Votes 138,961
  • WpPart
    Parts 83
"SENİN DERDİN NE?" diyerek bağırdım karşımda beni sinir eden adama, ağlamamak için kendimle mücadele veriyordum. Ama nafile bir mücadele olmuştu. Çünkü, gözyaşlarım yine bana ihanet ederek, yanaklarımdan aşağıya süzülüyordu. Arkası dönük olan Melih, bir hışımla bana döndü ve "Ne dedin tekrarlasana" dedi. Sağ dudağı yukarıya doğru kıvrılmış, ela gözlerinde küçümseyici bir bakış vardı. "Senin derdin ne?dedim." dişlerimin arasından. aslında avaz avaz bağırmak istiyordum, ama sadece sinirden dişlerimi sıkmakla yetinmek zorunda kaldım. " Ben senin kölen değilim... Bana emirler yağdırıp durma. " Oldukça öfkeliydim ve ağzımdan çıkanı kulaklarımın duymasını isteyecek hiç değildim. Melih, hızlı adımlarla aramızdaki mesafeyi kapattı. "Ahu, hep unutuyorsun... Ben sana istediğim gibi davranırım." Ela gözleri, en koyu rengini almış tehlikeliyim diye bas bas bağırıyordu. "Davranamazsın" dedim. Cılız ve kısık bir sesle, cevap vermedi. Gözleriyle, gözlerimi işgal etmeye devam etti. Arkasını dönüp çıkışa doğru ilerledi. Nereden geldiğini bilmediğim bir cesaretle; "ASLA SENİN İÇİN GÜLMEYECEĞİM! YÜZÜMDE ASLA SANA AİT BİR GÜLÜMSEME OLMAYACAK!" diyerek haykırdım.Melih, olduğu yerde bir süre durdu. Bir anda bana dönüp, ateş saçan ela gözlerini, kahve gözlerime dikti. "Ben, bencil bir adamım Ahu. Benim için asla gülmeyecek bir kadının... Gözyaşlarını bile istiyorum." Ölüm kokan bir ses tonuyla "GÖZYAŞLARI BİLE SADECE BANA AİT OLSUN İSTİYORUM."
GİRAY by servestizm
servestizm
  • WpView
    Reads 1,863,983
  • WpVote
    Votes 122,750
  • WpPart
    Parts 53
"Saçların uzunmuş.." dedi ama tereddütü epey açıktı adamın. Ama bugün denilenden sonra yanlış anladı kız, adamın bundan rahatsız olduğunu düşündü nedense, daha yeni görüyordu Giray saçının hepsini. Tam olarak olmasa da düğünleri bile olmuşken saçını açmaktan çekinmemesi gerektiğini düşünmüştü, helaldi artık sonuçta... Aynadan onunla göz göze gelince sordu aynı tereddütle, "Keseyim mi yani?" Giray kaşlarını çattı kızın tavrıyla, ilk tanıştıklarında her lafıyla bir kasırga koparacak kadar kesin olan Dilrûba artık her daim kırılgandı.. Artık evli olduklarında, kocası sıfatı taşıdığından mıydı bu tavrı? Bazen düşünüyordu, ona yardım edeyim derken bastırmış, ya da ezmiş miydi hiç? Boyun eğmeye mahkum mu hissettirmişti? Düşündüğüyle kendine olan öfkesini atamadan sordu kıza, "Niye kesecekmişsin?" "Dökülür belki. Aynı odada olacağız ya.." yutkundu, boğazını tazeledi ama sözlerini tazeleyemedi, ne diyecekti ki? Bilemedi Dilrûba.. "Dağılır her yere." Giray rahatsız olurdu belki kendisinden parçaları her yerde görürse.. Onun konuyu açmamasını uzun bir süre aynı odada kalacaklarına yormuştu çünkü.. Gözlerini kızdan ayırmadan yaklaştı Giray. Bakışları onun uzun saçlarını okşasa da eli çekindi, mahrum kaldı bu tatlı zevkten, "Dökülsün.." dedi yumuşakça, Ben toplarım senin ardından.' dedi içinden, 'Bir de saklarım, kimseler göremez, benim mahremim olur..' 'Senin gibi...' Saçlarını tutarak hafifçe tebessüm etti Dilrûba, "Salık gezmem o zaman, fazla dökülmez.." dedi ama saç değildi tam olarak kastettiği. Hayatında bana dair pek bir iz bırakmam, rahatsız, olmazsın diyordu.. Şu akşamdan itibaren herkes biliyordu evli olduklarını... O yüzden sanki iki gün önce değil de şimdi kıyılmış gibiydi nikâhları.. Öyle hissediyordu. "İstediğin gibi gez, nasıl rahat eder, nasıl istersen.."
KÖYGÖÇÜREN by servestizm
servestizm
  • WpView
    Reads 5,367,418
  • WpVote
    Votes 434,718
  • WpPart
    Parts 80
Hasret köyden uzakta bir dere kenarındaki küçücük evinde hem hayatla hem de annesiyle mücadele eden başı dik, dili sivri bir kızdır. Yaşadığı yerin yazı kurak, kışı çorak, baharı biraz rahattır. Ama babası olmadığından evin direği sürekli gıcırdar. Annesinin zoruyla gittiği bir düğünde gözü bir Külhanbeyine çarpar, ama başı diktir, pek yüz vermek istemez. Düğün boyu bakışırlar, tek kelime etmezler. Adam da pek bir hoşuna gitse de Hasret bunca bakışı hayra yormaz, yine de içi kıpraşır. Beyaz gömleğine, yanık tenine, kara kaşına, üstünden ayrılmayan kara gözüne... Sonra nasıl olduysa düğünün gecesinde evine gitmiş, saçılmış dökünmüşken penceresinden bir ses işitir, akşamki adamı daha görmeden tanır. Penceresinin köşesine siner, perdesinin arkasına saklanır. Sesini duyar adamın, sonra sesini duyurur. Onca yıllık Hasret bir toz olur bir duman. Sonrası dere kenarı, dut ağaçları, üzüm bağları.. Geçmişten gelen bir Köygöçüren lafı, Hamza'nın Görgülü belası... ..... Tarihi bir hikayedir.
YABANİ by sickmundfreud
sickmundfreud
  • WpView
    Reads 63,710
  • WpVote
    Votes 5,553
  • WpPart
    Parts 25
1940'lı yıllarda, kasabaya atanan genç bir Belediye Başkanı ile kasabanın ağasının güzeller güzeli kızı arasında geçen bir aşk öyküsü. (...) "Şimdi sen öğrendiğin bütün harflerle bir cümle kurmanı istesem yapabilir misin?" Nevbahar kalemi eline alıp yazmaya başladı. Daha sonra kağıdı Yavuz'a gösterip gülümsedi. Üzerinde seni seviyorum yazıyordu. "Ben de seni seviyorum." dedi Yavuz kıvrılan dudaklarıyla, uzanıp alnına bir öpücük kondurdu. Genç kızdan aldığı ilk ve alabileceği şüphesiz en güzel mesajdı. Yanağını okşayıp yeşil gözlerine sevgiyle baktı. "Lâkin 'y' harfini öğretmedim henüz." Buna binaen oturduğu yerden masada duran çantasına uzandı, içinden işlemeli bir mendil çıkarıp adama uzattı. "Bunu yapabilmek için öğrenmiştim." Mendilin üzerine adamın isminin ilk harfi işlenmişti. (...) Kitapta geçen kurum ve kuruluşlar, yaşanan olaylar ve ismi geçen şahıslar tamamıyla hayal ürünüdür. Yetişkin içerik bulundurmaktadır.
BEYZADE by sickmundfreud
sickmundfreud
  • WpView
    Reads 197,285
  • WpVote
    Votes 506
  • WpPart
    Parts 1
20. yüzyılın ilk yarısında, Büyükada'nın meşhur konaklarının birinde filizlenen gizli saklı bir aşkın hikayesi. (...) "Ne yapıyorsunuz?" "Aşekayı söküyorum." Bakışları eldivenli ellerin söktüğü uzun sarmaşıklara yöneldi. "Fakat çok güzel görünmüyorlar mı?" diye sordu merakla. "Ne zararı var ki?" "Olmaz mı?" dedi adam abartılı bir tavırla. Müteakiben kovası dolunca alıp iki metre ötedeki bir diğer ağacın dibine geçti, Hülya da onu takip etmişti. "Güzelliğe aldanmamak gerek hanımefendi, güzellik yanıltıcıdır." "Doğru." diye onayladı onu genç kız dalgınca. "Aldanmamak gerek." "Bu sarmaşıklar ağaçların gövdelerine usulca dolanır. Pek de güzel dururlar ha. Lâkin bir bakarsınız mendeburlar iliğini kemiğini kurutmuş koskocaman çınarın. Geriye kof bir kabuktan ötesini de bırakmamış, her bir nimeti kendisine almış."
EKE by bilinmeyen1351
bilinmeyen1351
  • WpView
    Reads 310,160
  • WpVote
    Votes 23,608
  • WpPart
    Parts 33
Eke: büyük, olgun, abi, akıllı Düşmanlığın en koyu lekeleriydiler Yiğit ve Güneş. Ailelerinin başlattığı düşmanlığı ileri götürmekten çekinmeyecek kadar nefret ediyorlardı birbirlerinden. Sürekli birbirlerinin ayağını kaydırmaya çalıştılar yılmadan, bıkmadan. Güneş, Yiğit'in nişanlısı Ahu'nun aklını bulandırıp türlü türlü oyunlar oynayıp adamı aldatmasını sağladı. Yiğit'in aldatılma görüntülerini ise adamın doğum gününde, herkesin önünde izletti. Güzel bir doğum günü hediyesi vermişti ona. Bunun altında kalmak istemeyen Yiğit ise intikamını en acı şekilde alacaktı. Güneş'in erken menopoza gireceğini öğrenen Yiğit tüm planını bunun üzerine kurdu. Anne olmak isteyen ve kısıtlı zamanı olan kadının elindeki tek şansını da alıp onu ömür boyu annelik duygusundan mahrum bırakacaktı. Tüm planını bunun üzerine kurmuştu. Planının ilk adımı ise kadını kendine aşık etmek olacaktı.
Romanın Kötü Kadını (Tamamlandı) by bilinmeyen1351
bilinmeyen1351
  • WpView
    Reads 202,548
  • WpVote
    Votes 15,740
  • WpPart
    Parts 35
Su, son zamanlarda çok popüler olmuş kitabını severek okumaktaydı. Kitaba karşı büyük hayranlık geliştiren kadın adeta kitapla yatıp kitapla kalkıyordu. Yine heyecanla kitabı okuduğu bir gece uykusu geldiği için uyur ve uyandığında kendini çok başka zamanda, başka bedende bulur. Su, okuduğu kitabın kötü karakteri Maria'nın bedenine hapsolmuştur. Hayatının şokunu yaşayan kadın ne olduğunu anlayamaz. Kitaptan çıkmanın yolunu bulamadan kendi hayatına dönemeyecektir. Tüm bu arayış sürecinde Maria'nın bedeninde misafir olarak kalmak zorundadır. Maria'nın bedeninde bulunmak hiç de kolay olmayacaktı. Çünkü Maria hırsı için her şeyi yapan bir kadındı. Baş karakter Mehmet'i önce sarhoş etmiş, daha sonra da onunla geceyi geçirmiş, o gecenin ardından da hamile kalmış bir kadındı. Maria hem zorla evlendiği kocası hem de çevresi tarafından büyük bir nefretle karşılanmaktaydı ve Su tüm bunlarla baş etmek durumundadır.
PATRON by kumralpasta
kumralpasta
  • WpView
    Reads 616,478
  • WpVote
    Votes 13,946
  • WpPart
    Parts 47
Geçmişi oldukça kötü anılarla dolu olan, sevgiden korkan güçsüz bir Patron. Elit.. Oldukça yakışıklı, başarılı, egoist, olumlu, oldukça sinirli bir Patron. Ediz.. Birbirlerini daha tanımazken bile onları birbirlerine çeken bir şey mutlaka olmalıydı. Peki Elit onca şeyi atlatmasına ramak kalmışken bir daha bu olayları nasıl yaşayacaktı? Ediz sevdiği herşeyi kaybetmişken yeniden bir kişiye bağlanmayı nasıl başarmıştı? Bu onların atarlı, arzu dolu, içten ve acıklı hikayelerindeki tek ortak noktaydı. Geçmişlerindeki acı..
Aşk Engel Tanımaz |TAMAMLANDI - AŞK SERİSİ 3 by Esra269
Esra269
  • WpView
    Reads 3,086,092
  • WpVote
    Votes 183,900
  • WpPart
    Parts 51
Genç kız burnunu çekti ve ağlamamak için direndi. Onu neyin bu kadar üzdüğünü bilmiyordu. Onun farklı olduğunu sanmıştı. Diğer erkeklerin yaptığı gibi yarı sakat bir kızı görünce arkasına bakmadan kaçmamıştı. Kalmıştı. O kalmıştı. Zeynep kendini bu fikre alıştırmamaya çalışıyordu ama Efe onunla ilgileniyor, ona nazik davranıyordu. Yavaş yürümesini ya da yavaş konuşmasını hatta bazen konuşamamasını dert etmiyor gibi görünüyordu. Ama hepsi birer aldatıcı davranıştan ibaretti. Efe sadece ablası ve eniştesini kırmamak için ona ilgili davranmıştı.Zeynep'i asıl üzen şey, bunu gözüne sokmadıkça anlamamış olmasıydı. Ve şimdi Efe'nin arkadaşına söylediği sözler kulaklarında çınlıyor canını yakıyordu. "O sakat dostum," demişti. "Zaten pek de güzel değil. Vaktini harcamaya bile değmez. Ben de ablamlara onu kırmayacağıma söz verdiğim için onunla takılıyorum. Yoksa çok istediğimden değil yani." Zeynep istemeden kulak misafiri olduğu bu konuşmayı kendisi için bir işaret saymıştı. Bir daha hiçbir erkeğe, ona güvendiği kadar kolay güvenmeyecekti.Evet Zeynep sakattı, evet bazen kekeliyor konuşmakta güçlük çekiyordu ve evet, beş dakikalık yolu yirmi dakikada yürüdüğü doğruydu ama Zeynep asla çaresiz değildi.Efe'nin sahte ilgisine, onun o müthiş gülümsemesi ile kendisini büyülemesine ihtiyacı yoktu. Bu doğum günü partisine de neden gelmişti bilmiyordu. Tek istediği onunla zaman geçirebilmekti. Kabul etmek istemese de, Efe ona iyi geliyordu ama bundan sonra böyle bir şeye ihtiyaç duymayacaktı. Efe arkadaşı ile konuşurken, ağır hareketlerle geri döndü ve doğrudan çıkışa yöneldi. Bacakları titriyor, sinirden dişleri birbirine vuruyordu.Bacaklarına dolanan beyaz elbisesine bakarken gözyaşlarını daha fazla tutamadı.Bir de süslenmişti.Tek istediği şu sakat haliyle Efe'ye güzel görünmekti. Ne kadar aptaldı!
Sev BENİ |TAMAMLANDI-AŞK SERİSİ 2 by Esra269
Esra269
  • WpView
    Reads 3,342,258
  • WpVote
    Votes 157,924
  • WpPart
    Parts 48
Aşıktı toprak gözlüsü. Güzel gözleri, aşık olduğu kişiyi görünce ışıl ışıl parlardı. Bakmaya, tutmaya kıyamadığı o erkeksi, güçlü, sıcak elleri başka bir kızın elini tutardı. Canı yanardı o zaman genç kızın. Canından bile çok sevdiği toprak gözlüsü, başka bir kızın elini tutarken, nasıl canı yanmasındı ki? Her şeyini bilirdi Aslı, O'nun. Neyi sever, neye kızar, çayına kaç şeker atar, kahvesini nasıl içer, en çok hangi kitabı sever, neyi ister ..hepsini bilirdi. Mehmet'in kendisinden bile daha yakındı Aslı, O'na. Bebeklikleri, çocuklukları, gençlikleri birdi onların. Kalpleri birdi. Ama Aslı, seviyordu işte çocukluk arkadaşını. Çok seviyordu hem de. İçi gidiyordu Mehmet'ine bakarken. Mehmet ona dostça sarılıp, öperken içi gidiyordu genç kızın. Titriyordu elleri, eriyordu kalbi. Öyle güzel bakardı ki Mehmet kendisine...toprak gözlerini öyle güzel gezdirirdi ki Aslı'nın üzerinde. Bir de tatlı tatlı gülümserdi ya hani! İşte Aslı, kaybederdi kendini. Mehmet'i onu sevse, onu görse, onu bilse, onu öpse, onun elini tutsa olmaz mıydı? Ne gerek vardı yabancı ellere? Onun için titreyen, onun tenine değecek olmanın heyecanıyla terleyen kendi elleri dururken, neden başka bir kızın elini tutardı ki Mehmet? Kalbi onun için delicesine çarparken, nasıl da fark etmezdi bunu genç adam? Peki ya Mehmet? Horoz ibiğini(Öyle derdi Aslı'sına Mehmet) paylaşabilir miydi kimseyle? Fark etmeden içine yerleşen o tarifi mümkün olmayan duygularla nasıl baş edebilirdi? --- Aslı ve Mehmet, Nefretten Gelen Aşk(NGA) hikayesindeki Elif ile Ali ve Kenan ile Hayal'in çocuklarıdır. Bu hikaye NGA'nın devam hikayesidir. NGA'daki Aslı ve Mehmet kısımlarını okumak için son bölüm ve özel bölümlere bakın. Hadi, başlayalım.