🧡
141 stories
KONUK SEVMEZ DENİZ by zanegzo
zanegzo
  • WpView
    Reads 3,854,629
  • WpVote
    Votes 264,287
  • WpPart
    Parts 25
❝Burası Karadeniz, burada hiçbir aşk mücadelesiz olmaz.❞ "Karadeniz'e eskiden Konuk Sevmez Deniz derlermiş," dedi. Sesindeki buz dağı yüreğimi titretti. Bunu daha önce hiç duymamıştım. Demek hırçın dalgaların sahibi olan Karadeniz'e Konuk Sevmez Deniz diyorlardı. İlk kez duyduğum için olsa gerek garibime gitmişti. Ben de buraya gelen bir konuktum. "Peki ya, öyle mi?" diye sorduğumda bakışlarımı usulca ona kaldırdım. "Burası gerçekten konuk sevmez mi?" "Sevmez," dedi Kuzey net bir dille. "Alır, götürür, öldürür seni. Sen de elbet gideceksin buralardan, ait olduğun yere döneceksin. Buralar hiç konuk sevmez." Bir düşman kapıyı çalar. Elinde ölümle bekler. İmkânsız bir aşk başlar.
BİR ÇARPIŞMA MESELESİ by __okuyan94__
__okuyan94__
  • WpView
    Reads 61,057
  • WpVote
    Votes 5,882
  • WpPart
    Parts 19
İşin aslı hayatım tam bir fiyasko olma yolunda ilerliyordu.
Gençlik Kumpanyasının Hatıra Defteri by alizarbmbin
alizarbmbin
  • WpView
    Reads 461,781
  • WpVote
    Votes 27,538
  • WpPart
    Parts 26
Sevgili defter, Ben bugün aşık oldum. Sahne ışıklarının altında, Juliet'in pencereden Romeo'ya uzandığı gibi uzandı üzerime aşk. Üstelik ölüm iksiri içmeye de yemin ettik. Ey Hermia! Bükme o masum boynunu. Çiçekteki iksirin etkisi bir düş kadar kısa, aşksa masallar kadar uzun. Gerçeği gömmeye bir avuç toprak yetmez, gençlik çiçek gibi açacaktır elbet gerçeğin üzerinde. Gençlik, pop şarkılarındaki nakaratlar gibi hareketli ve çarpıcı çünkü. Bu bir gençlik kumpanyası, Ve ben bugün aşık oldum.
DÜŞ ZİNDANI by matemcigligi
matemcigligi
  • WpView
    Reads 323
  • WpVote
    Votes 26
  • WpPart
    Parts 2
Farah Çehren, 26 yaşında işinde başarılı bir genel cerrahtır. Yıllardır görmediği anneannesinin hastalığını öğrenmesiyle yıkılan Farah; on dokuzunda bir genç kızken sırtında acı kambur ve yüreğinde sızı ile terk etmek zorunda kaldığı memleketine geri gitmek zorunda kalır. Köşe bucak kaçtığı geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalan Farah, yılların birinde kalbinde misafir ettiği bir çift çakır göz ile karşı karşıya geldiğinde hayatın gazabına uğrar. "Ellerim teninde, burnum boynunda ve kafam göğsündeyken; sen tarafından bu savaşta mağlup ediliyorum, Farah." dedi. Teni tenime değiyor, ikimizi de yakıp geçiyordu. Yutkunmasıyla ellerimin altında hareket eden adem elmasını yavaşça okşadım. "Bir yanım gazap ve uğrattığın azap, bir yanım sen." Gözlerimi hafif kısarak onun büyümüş çakır gözlerine baktım. Gözleri uçsuz bucaksız bir ormanı andırıyordu. Merceğine aldığı her kimse anında kaybolurken ben onun merceğine yerleşmiş, o ormanın rotasını elimde tutmuştum. "Bundan memnun değil misin?" Dudakları titrerken yavaşça gülümsedi. Bu sadece bir gülümseme değil, bir boyun eğişti. "Kaybettiğime şükrettiğim tek savaşsın." Farah Çehren & Korhan Sair Çakırlı __ 📍Kitabın tüm hakları alarotaa'ya aittir.
BEYAZ LEKE by asliaarslan
asliaarslan
  • WpView
    Reads 38,134,835
  • WpVote
    Votes 2,069,310
  • WpPart
    Parts 39
Yaşıyorduk, işkence çekiyorduk, idam ediliyorduk, köle gibi çalıştırılıyorduk, susuyorduk, çığlık atıyorduk ama hepsinin sonunda sesli ya da sessiz bir savaş veriyorduk çünkü seviyorduk. Şaşırtıcıydı, sevgi bazen bir savaş meydanının ortasında size uğruyordu. O an iki yolum vardı. Ya sevecektim, ya ölecektim. Sevmeyi seçtim. Onu sevmek de ölümü daima nefes gibi ensende hissetmekti. "En büyük savaşların ortasında kurak topraklardan bile bazen çiçek açar, bombalar etki etmez, kökleri sımsıkı tutunur. Bir bakarsın renkler canlanır, güzel kokar her yer. Sen bu çiçeksin diyemem, biz bu çiçeği temsil ediyoruz diyebilirim. Özgürlüğümüze." Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.
RUH CAMBAZI by voilariel
voilariel
  • WpView
    Reads 19,596
  • WpVote
    Votes 1,528
  • WpPart
    Parts 18
Şeytan vazgeçtiği ruhu için pişman olur muydu? Alıştığı ruhsuzluk, başkasının gözlerindeki ruha imrenmiyordu ama o çoktan vazgeçmişti. Dönüşü yoktu, pişman olmak için çok geçti. Kuyruksuz tilkileri vardı ve ona ruhlarla oynarken yardım ediyorlardı. Ruhsuz şeytan gözlerindeki zehri akıtıyordu. Çaresi yoktu. En azından gözlerine çarpan içinde birden fazla ruhu barındıran yeşil gözlere kadar. Girdiği basit bir görev sadece şeytanın değil. herkesin sonu olacaktı.
GECENİN MATEMİ by MYDREAMON
MYDREAMON
  • WpView
    Reads 12,178
  • WpVote
    Votes 731
  • WpPart
    Parts 14
Tarih 1930 Daha lise öğrencisi iken, dayılarının yanlarına gelmesi ile zamanını, halasının kızı besime, daysının oğlu Ali ve ablası Nesrin ile geçirir Mihrimah. Yıllar acele eder. Oyun oynar gibi oynar onlarla. Mihrimah gün geçtikçe büyür, genç bir kız olmaya serpilmeye başlar. Ali ise, genç bir Muallim adayı. Alman mektebinde, herkes gönül verirken birbirine, Mihrimah kendisinden korkar. Korktuğu gibi, kaçar da.. Çünkü küçüklükten beri münakaşa ettiği Ali ile göz göze gelirken, sol tarafında oluşan kıpırtılar gün geçtikçe şiddetlenir. Artık bir anlam vardır bakışlarında, tavırlarında. Ama Ali, çapkın bir gençtir. Onu gözetleyen her kızda kullanır yakışıklılığını. Gönlü hercai olup, daldan dala koşan bu genç adam, gecenin mateminde ya kuzeni Mihrimah'ı fark ederse?
• NAMÜTENAHİ • Hayatımın Mimarı  by RArsenDemir
RArsenDemir
  • WpView
    Reads 3,052,752
  • WpVote
    Votes 73,470
  • WpPart
    Parts 25
Yiğit, elindeki flaşı açık telefonu ışığı asansörün tavanına vuracak şekilde yere bıraktıktan hemen sonra elleri yanaklarımı kavrayarak, "Hadi Eylül, derin bir nefes al." Kulaklarım uğulduyor, görüş alanım arada bir netleşip bulanıklaşıyordu. Kendimi, aklımı toplayıp dudaklarımı aralayacak konumda hissetmiyordum. Nefesim git gide daha da daralıyor, gözlerim kapanmamak için göz kapaklarımla savaş veriyordu. "Eylül, bana bak." Söylediklerini uğultu şeklinde duysam da ne yazık ki cevap veremiyordum, sadece hafif aralık gözlerimle yüzüne bakıyor, söylediklerini dinlediğimi anlaması için gözlerimi yumup açıyordum. "Eylül!" "Eylül, sakin ol." "Eylül, nefes al." Yiğit'in git gide yükselen sesi ile tedirginliğim daha da artarken yanaklarımı kavrayan büyük, kemikli soğuk elleri ve dudaklarımda hissettiğim bir erkeğe göre oldukça dolgun i dudakları bütün sistemimi çökertmeye yetecek kadar yoğun duygular hissetmeme sebep oluyordu. Vücudumdaki kan az önce çekilmiş, vücudumu buz kaplamışken şimdi fazla miktarda pompalanan kan ile bütün vücudum sıcaklamıştı. Hareketsiz duran dudakları bir süre sonra hareket ederek ağzımı aralamamı sağlarken bir anda kontrolü tamamen eline alarak işaret ve orta parmağı ile çenemi hafifçe yukarıya kaldırdı. Burnundan aldığı derin nefesleri bir bir dudaklarımın arasına bırakırken, titreyen ellerim ve bedenimle bir süre hareketsiz kaldım. O ise durmadan aynı işlemi birkaç kez tekrarladı. Yanaklarımdaki ellerinin baş parmakları elmacık kemiklerimi aşağı yukarı okşarken göğüs kafesimi zorlayan kalbimin atışlarını duymaması imkansızdı. Saniyeler içinde ciğerlerime ulaşan onun nefesi kendimi biraz olsun sakinleştirmemi sağlarken dudakları dudaklarımın üzerindeyken gözlerimi yavaşça araladım. ~Yiğit bir adamın Eylül masalı.~ Sıradan bir mahalle hikayesidir, aksiyon içermez.
Küllerin Yangını by FundaKinali
FundaKinali
  • WpView
    Reads 16,443
  • WpVote
    Votes 1,908
  • WpPart
    Parts 17
Miraç Sarsılmaz. Şehrin sefiri, tüm illegal işleri bir roman mahallesi ve mahalle yerlileri üzerinden yürüten Yekta'nın gözbebeği ve silahı. Mahur Yılmaz. Sıradan bir roman kızıyken günün birinde Miraç'ın hayatındaki en değerli insan haline gelir. Onun insani duygularını uyandıran roman kızıdır ve hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktır. * Mahallenin ortasında vurulmuş yatan iki ceset. Biri abi ve tüm illegal işleri yöneten bir adam; diğeri şopar ve kızını satan bir baba. Mahur, etrafına bakındı. Gözünün birini açamıyordu. Gözyaşları yüzünde süzülürken kan sızan yaraları sızlatıyor ve canını yakıyordu. Yoğun kara ve gri duman göğe yükselirken mahalle kül olmak için tutuşuyordu. Herkes kaçışıyor, ağlıyor, etrafta koşturuyordu. Bir tek o hareket etmiyordu. Yanan mahallenin karşısına geçmiş, arabasına yaslanmış, kanlı elleriyle sigarasını yakıp yüzüne sıçramış kanı siliyordu. Miraç Sarsılmaz. Mahur, topallayarak ona doğru yaklaştı. Dengesini kaybettiğinde Miraç onu belinden tutup yakaladı ve gözlerinin içine baktı. "Bitti, Mahur. Bir daha kimse sana dokunamayacak. Bir daha kimse sana el kaldıramayacak. Bunu yapacak olan herkes, bu günü ve beni hatırlayacak. Hatırlatacağımdan emin olabilirsin." "Neden, Miraç?" Miraç ona baktı. "Çünkü sen benim hayatımdaki tek değerli insansın," deyip tebessüm etti. Mahur, gülemedi bile. Elleri, yüzü kan içindeydi. Gözleri kapanacak gibi olduğunda Miraç'a tutundu. "Bana tutun," dedi adam. "Sen beni bırakmadıkça, ben seni kimselere bırakmayacağım." Miraç Sarsılmaz, şehrin ve semtin en gözü kara adamı olarak bilindi. Değerlisi için İstanbul'un sefirini gözünü kırpmadan vahşice öldüren; o kız için elini kana bulamaktan çekinmeyen biriydi. Mahur Yılmaz; o vahşetin sebebi, ulaşılması güç ve Miraç Sarsılmaz'ın bilindik zaafıydı, değer verdiği tek insandı. 26.08.2022
DESİSE by deadwhiteh
deadwhiteh
  • WpView
    Reads 3,870
  • WpVote
    Votes 244
  • WpPart
    Parts 11
Kalıcı yaralar ömür boyu gitmez. Şeytan o yaralara ilerlerken Tahet alev alev yandı. Vicdanım düşündü; akmayan gözyaşım akmak istedi. Henüz kimse bilmedi, bilmeden onun ortasında bulacaklardı kendilerini. Desise, başladı. 🌘 Zifir Vremya Veran, Hatay'ın Nasırlı kasabasının en küçük, hatta bazılarının bilmediği o mahallede yaşamaktadır. İkinci ismi Rus kökenli, babası da aynı şekilde Rus, annesi Türktür lakin bunu bile ayırt edemeyeceği yaşta, bir şekilde kendini yapayalnız bulur ve o anlarda hatırladığı tek şey, komşularının onu kendi evinde tek bırakmamaları, onu bir yetimhaneye vermek yerine dadısıyla birlikte kendileri ilgilendiğidir. Minnettârlık duygusu, onun için yücedir. Yirmi iki yaşına kadar kendi ayaklarının üstünde, belki de muhtaç olarak büyürken, ruhu hâlâ ailesinin o evindedir. Ancak şu an başka bir yerde yaşamasının nedeni en son dört sene önce gittiğinde, evin eşyaları parçalanmış halde bulmasından kaynaklıydı. Bir gece yine işten çıktığında, kendisini sessizliğin, karanlığın içinde çok iyi gizlemesine rağmen o bodrum katındaki evine gittiğinde yine bir şeylerin yaşanacağını biliyordu. Yine de görünmemek için umut ediyordu ama Tanrı, bu gecenin daha çok uzaması için ondan yana olmadı. O gecenin tamamen bitmesini istedi ama bitmedi. Kimisi kinlendi, kimisi bu davanın uzayacağını tahmin etti, kimisi ise geçmişinin kül yapraklarını toza dönmeden açtı. Desise, onun geçmişindeki defterinin anahtarını kalbinde bulduğunda başladı.