Efsunlu Adamlar: Kod Adı 1.88 (Kitap)
"Yanımızdan geçip giden adamlar var... Bir de dönüp baktıklarımız, durup izlediklerimiz... Onlar Efsunlu Adamlar... Sırası geldikçe anlatılacaklar."
"Yanımızdan geçip giden adamlar var... Bir de dönüp baktıklarımız, durup izlediklerimiz... Onlar Efsunlu Adamlar... Sırası geldikçe anlatılacaklar."
Güclü , hırçın , asi Selin...Tek istedigi kendi dünyasinda ferah ve lüks icinde özgürce yasamak..Onu korumak,değiştirmek isteyen ve bu uğurda bir oyun oynayan büyükbaba...Oyun ise yakisikli korumamiz.. Ozgur kizimiz korumaya alisabilecek mi? Yoksa aşik mi olacak? Yoksa nefret mi edecek? Her ikisi de olmasin :)...
Alışılagelmiş bir yaşama sahibim ben. Ailem İstanbul'un sayılı ailelerinden olsa da gösterişten, şatafattan uzak durdum hep. Sakin bir hayat sürüyoruz ailemle. 'Eh hayatın sıradansa bize ne anlatacaksın?' diyenleri duyar gibiyim. Hayatım sıradandı. Ama iki ay önce büyük bir yalan söyleyerek kendimi tuhaf bir maceran...
Bu kitapta başrol sizsiniz. Sizin duygularınızı, düşüncelerinizi, hayallerinizi, hayatınızı içeriyor.
Aşk hiç bu kadar karanlık olmamıştı... Bir tarafta zenginlik ve lüks içinde yaşayan Buket, bir tarafta herkesin korktuğu, tehlikeli ve insafsız Kağan! Buket'in hayatı babasının iflasıyla değişir ve eski kusursuz günlerini İzmir'de bırakarak zorlu bir yaşam süreceği Ankara'ya taşınmak zorunda kalır. ...
Bir karar, bir insanın tüm hayatını değiştirebilir miydi? Umutlarını kurutabilir miydi? Gökkuşağının renklerini silebilir miydi gözlerinde? Bir adam, bu kadar acımasız olabilir miydi? Geride bıraktıklarını unutmaya çalışmak ne kadar doğruydu? Yeni bir sayfa açılmıştı, Buke için. Ancak bu sayfa bembeyaz deği...
"Ve ateş kül oluncaya dek yanmaya devam etti. Su ise buhar olacağını bilmesine rağmen savaşından vazgeçmedi.'' Masal on sekiz yaşını doldurduğunda kaldığı yetimhaneden ayrılmak zorunda kalmıştı. Bu arada eski yurt müdürü tarafından ona İstanbul'da bir kolejde burs ayarlanmıştı. Kendine kalacak bir yer bulması gerekiyo...
"Elimden gelse hâli hazırda kenetlenmiş ellerimizden güç alıp onu bu evden kaçırırdım. Denizi görebileceğimiz bir yere giderdik belki... Hiç konuşmazdık. Dudaklarımız değil, dokunuşlarımız konuşurdu bizim yerimize... Başımı onun geniş omzuna yaslayıp burnumu boynuna gömerdim. Onun o tatlı kokusunu doya doya içime çeki...