Okyanus_Gibi
Aynı evde büyüyüp, birbirini sevmeyen, hatta nefret eden iki gencin mecbur kalarak evlenmesi...
Kader, siz istemesenizde ağlarını örüyor.. Ne kadar kaçarsanız kaçın, yazılmışsa kaderinize kaçamazsınız!
***
-"Peki neden eflatun?"
Merakla kocasına baktı ki bu sorunun cevabını uzun yıllardır merak ediyordu.
-"Çünkü sen küçük hanım." İşaret parmağını burnunun ucuna dokundurup merakla bakan karısına cevap verdi.
-"Çünkü sen leylak gibi kokuyorsun."
Elinde olmadan birden kahkayı patlattı. Çünkü beklemediği bir yerden cevap geldi. Hemen kendini toplayıp dikleşerek,
-"Tabii leylak gibi kokarım." devamını ise üzüntü ile cevap verdi. "Çünkü hep leylakların içerisindeydim." Kendini tekrar toplayıp,
-"Ne varmış yani leylak koktuğum ile eflatun arasında, ne fark var?"
Genç adam eşine biraz daha yaklaşıp kolları arsına aldı. Burnunu genç kadının boyun girintisine sokup derince koklayarak esefle konuştu.
-"Leylak çiçeğinin rengi eflatun renginde olduğu için." Az öncekinden daha fazla derince içine çekip,
-"Ve sen tıpkı leylak gibi kokuyorsun. Yani eflatun gibi kokuyorsun. Ve sen yalnızca benim eflatunumsun."
-"Bende, benden nefret ettiğin için o isimle hitap ettiğini zannediyordum."
Leylak kokusundan başı dönen genç adam bedeste bir ses ile,
-"Bende öyle zannediyordum."
-"Sırf o hitabı sevmediğim için, gıcıklık için kullandığını zannediyordum."
Genç adam kendine gelmiş gibi başını kaldırdı ve tüm kararlılığı ile konuştu,
-"Hayır! Gıcıklık olsun diye değil, gerçekten leylak koktuğun içindi. Hatta her zaman gizlice bir yerlerinde bir tutam taşıdığını da biliyorum. Ve şuan bile koynunda saklıyorsun."
-"Nasıl biliyorsun? " hayretler içerisinde kocasına baktı.
Zira ondan nefret ettiğini zannetmişti. Kendisi hakkında bu kadar bilgi sahibi olması. Hatta kimsenin bilmediğine emin olduğu küçük sırrını nasıl bildiğine?