bebeklerim
5 stories
MAYIN  by authormishel
authormishel
  • WpView
    Reads 619
  • WpVote
    Votes 80
  • WpPart
    Parts 1
ASKERİ KURGU Ailesi tarafından örselenen, geçirdiği bir trafik kazasında kayıtlara ölü olarak geçen ve o kazada duyma ve konuşma yetisini tümüyle kaybeden Efser, oldukça varlıklı olan ailesini, babasının tatil yapması için aldığı karavan ve kiralık şoför ile terk eder. Ülkenin çeşitli bölgelerinde kamp yaparken kiralık şoför tarafından gasp edilir ve yolun geri kalanına tek başına devam eder. Nihayetinde son durağı olan şehre, Kars'a varır. Şehirden uzak bir ormanda kamp yapmak isterken farkında olmadan askeri bölgeye girer ve hikayesi başlar. Duyma ve konuşma engeli olan Efser'in yolu Astsubay Kıdemli Üstçavuş Ediz Hun Türkoğlu'yla denk düşer. Kendisini ajan olarak gören bir adamla çekişmeli bir aşkın içine düşer. Sağır, dilsiz bir sevda nereye kadar gidebilir?
KUMRU ve KUZGUN by authormishel
authormishel
  • WpView
    Reads 696
  • WpVote
    Votes 84
  • WpPart
    Parts 3
Küçük, ürkek bir kuş korkuyla irkildi. Bir kanadı kırıktı ve vücudu her ne kadar hafif de olsa geriye kalan gücü onu taşımaya yetmeyecekti. Buna rağmen kanat çırptı. Başını kaldırıp ondan çok uzakta görünen yıldızlara kadar uçabileceğini söyledi. Bir dalda, yırtıcı türünün yemeği olmamak için saklanıyordu. Onu bir kuzgun görürse, sonu olurdu. Kumru, Narin, ürkek ve hafifti. Saklandığı dalda bir gürültü duydu. Kilometrelerce öteye gidebilecek kadar gür bir sesti. Onunla aynı ağacı paylaşıyordu. Onu fark etmiş miydi? O, bir Kuzgundu. Zeki, atik, güçlü ve karaydı. Kumru, endişeyle sindi. Titriyordu. Başını kaldırıp ondan birkaç dal yukarıda olan o Azrail'in onu fark edip etmediğini anlamaya çalıştı. Kuzgun, karanlık bakışlarıyla etrafı seyrediyordu. Sonra bir an başını eğdi ve ürkek, sarıya çalan o gözlerle karşılaştı karaları. Yine genzinden çıkan derin bir ses bıraktı göğe. Boşlukta uzun süre süzüldü sesi. Kumru, kendisini korkuyla aşağı bıraktı fakat uçamadı. Bedeni saniyeler içinde yere düşmeyi beklerken Kuzgun, dalda beklemeye bir son verip açtığı yelkenleriyle kendini rüzgara bıraktı. Çok geçmedi ki Kumru, yere çakıldı. Acıyla bağırıyor ve katilinden kaçmaya çalışıyordu. Kuzgun iri, kara ayaklarıyla ona adımladı. Sonra bir an tabiata aykırı bir şey yaptı. Kumru'yu kanadının altına aldı ve onu dünyadan sakladı.
AŞKIN DIŞAVURUMU by authormishel
authormishel
  • WpView
    Reads 750,562
  • WpVote
    Votes 48,606
  • WpPart
    Parts 35
MAHALLE İnsanın hayatında kimi anlar vardı ki, bir dönüm noktası ya da sıfırdan başlangıcı olabilirdi kişinin. Tek bir durum, tek bir mekan ya da tek bir insan yeterdi. Ve tek bir duygu. Kızgınlık olabilirdi, kırgınlık belki de. Kimi zaman mutluluk seni sıfırdan, yeni bir insan etmeye yeterdi. Fakat en çok aşk, dönüm noktası olabilirdi bir insanın. Nefretle başlamış, bir aşk. "Senin aklınla bir daha kuyuya inersem o kuyuda öleyim inşallah!" tek bir nefeslik kadar susup devam etti sonra. "Bula bula boynunda zincirle gezen sokak köpeğini mi buldun bana?" Tibet durdu. Adımları bir bıçağa rastlamış gibi kesilirken göğsünü yoklayan o kırgınlıkla henüz yeni tanışıyordu. "Tutku! Tutku! Tutku! Ne var? Adımı mı ezberliyorsunuz?!" dediğini işitti. Adının Tutku olduğunu ancak öğrendiği kız ondan gittikçe uzaklaşırken, son bir kulakla, zorlukla duydu sesini. "Bir daha bana boğazında zincirli bir köpeği layık görecek olursan, eve gelmeden önce bir barınağa uğrayıp sana köpek alacağım."
Aynaların Krallığı (ARA VERİLDİ / DÜZENLENECEK)  by S-Holmes-00
S-Holmes-00
  • WpView
    Reads 4,139
  • WpVote
    Votes 482
  • WpPart
    Parts 13
O, acıyı iliklerine kadar hissetmiş genç bir kadın. Hayatının en güzel zamanlarını, gençliğini, bir lanet uğruna heba etmek zorunda kalan biri. Aynalara, aynalardaki aksine küstürülmüş yorgun bir ruh. Lâkin kimsenin olamayacağı kadar da güçlü. Özden Gürler. Hayatını geri kazandıktan sonra elde ettiği başarılarla herkesi kendine hayran bırakan gerçek bir yeni çağ kraliçesi. Özden'in prensipleri ve tüm zorluklara karşın kendince kurduğu bir düzeni vardı ve bu düzen tam da istediği gibi işliyordu ; kusursuz. Ta ki hiç tanımadığı bir adamdan hiç beklemediği bir teklif alana ve hayatı tümüyle değişene dek. ... "Sen..." dedim kirpiklerimi birbirine geçercesine kırpıyorken. Kalbim, göğsümde öfke ve hırsla çarpıyordu. Ateş saçan gözlerim onun harelerine tutunduğunda çenesi kasıldı. Gözleri birkaç saniyeliğine kapandı. Anlatmak istiyordu, anlamak istemiyordum. "Ben..." dedi, sanki devam etmem için beni teşvik ediyordu. Heybetli ama bir o kadar da sıcak vücuduyla bana doğru bir adım attı. Özel alanıma girmesini istemiyordum. Dilimdeki zehri akıtarak onu engellemek istedim. "Hayatımda verdiğim en kötü karardı seninle tanı..." Cümlemi tamamlama dahi izin vermeden uzun ince parmaklarıyla dudağıma dokundu. Parmağının ucu dudak çizgilerimi boydan boya takip ederken yutkunmak çok zordu. Yüzüme çarpan sıcak nefesi bile içimdeki fırtınayı söndürmeye yetmiyordu, yetmeyecekti. Öfkeliydim, kırgındım, pişmandım. Lâkin bana yaşattığı duyguları bin kere betimlesem, bin kere döksem kelimelerimi ince yaprakları sararmış defterime, gene de anlatamazdım. Benim kitabımın başrolü bendim, o ise kitabıma izinsizce giren bir karakterdi. Nereden bilebilirdim bir gün kitabımın asıl başrolü olacağını? Arın Yazıcıoğlu, hayatımın durgunluğunu, sakinliğini çalmıştı benden. O varken gözlerimdeki okyanusun dalgaları hiçbir