penceremden suratsız uzanıyor ellerim
üstelik kimsenin suçu değil, parmaklarımdan biraz kırılmışlık dökülüyor.
üstelik kimsenin suçu değil, parmaklarımdan biraz kırılmışlık dökülüyor.
nehirler kızıl akarken ölüyor insanlar ve ölürken insanlar, sevişiyor kuzular, kırmızı uçurum kenarlarında.
"Nedir bu arayış Kehribar, nedir yüreğindeki bu ateş? Benim canım dostum, sevgilim, yandaşım, arkadaşım ne çok severim seni biliyor musun sen? Gözlerinden akan her bir damla nasıl da yükseltiyor dalgaları, nasıl da savuruyor canımı. Ağlama yapraklarına bin can verdiğim, dökme parlak gözyaşlarını."
kusar kusar kusar bir konyak içinde yüzen tavus kuşu kanadına, düş mü bu, hımbıl sürtük boşaltır çirkin özünü çingen pembesinden ucuz eşarba, yanar yanar yanar ciğeri. yalancının karısı ofelia yan basar yan döner sokaklardan ama bulur anasının kuru dallardan kahverengi çalmış ninni döşeği ellerini- ama ama ofelia ninn...
Öyle ki, aylak kafasını falezin zifiri dibine eğdiğinde zihnindeki boşlukla gördükleri arasında bir bağ kurduğuna yemin etti ihtiyar
ne acı ne keder ne medet umarsın uğuldar iblisin ağlar kesik nefesin bir fiyaskoyla baş başasınız"
öyle neşeli bir cenaze ki bu, sen bile tabutundan kalkmış, kadeh kaldırıyorsun benimle, nankör,plastik taçlı kraliçem, artık senin marşın bana işlemez
merhaba canım, sana birkaç şiirden bahsedecek ve başıma gelenleri anlatacağım. dürüst olur muyum, pek değil. eğer tam anlamıyla dürüst birini örnek gösteremeyeceksen bana, beni yargılamamalısın tatlım.
lüzumsuzun biri dedi, hiç bir şey gerçek değilmiş
ölüm: kalpte veya kanda mevcut olduğu kabul edilen ruhun yok oluşuyla ortaya çıkan durum.
tanrım en zoru da, her şeyin farkında olan bir beyni iyileştirmek ve kalbin tekrar mutlulukla atmasını sağlamaktı.