En iyi çete kitapları
28 stories
ÖTANAZİ OKULU(Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
Maral_Atmc6
  • WpView
    Reads 7,818,289
  • WpVote
    Votes 192,897
  • WpPart
    Parts 18
Dilsiz bir kızın kalbi tüm kötülükleri kendisine çekiyordu. Hiçbir kalp bu kadar değerli olmamıştır. Yeşil, Ötanazi Okulu'na sürgün edildiğinde o yıllarda henüz bir çocuktu. Öz babasının onu nasıl bir yere mahkûm ettiğini bile bilmiyordu. Ötanazi Okulu, Amerika Birleşik Devletleri'ne bağlı olan Alaska'da açılmış karanlık bir okuldu. Bildiğiniz tüm o okulları unutun çünkü Ötanazi Okulunda öğretmenler ders vermiyordu. Her biri kendi dalında uzman bilimcilerdi ve oradaki amaçları bir okul dolusu öğrencinin üzerinde deneyler yapmaktı. Öğrenciler ise sıradan öğrenciler değildi çünkü her biri idam cezası almış mahkûmlardı. Okul onları satın alarak kendi deneylerinde kullanan karanlık bir girdaptan farklı değildi. Bir kez içine girince çıkmak mümkün değildi. Yeşil tüm o tehlikeli mahkûmların içinde göğsünde değerli bir kalple yaşamak zorundaydı. Herkes onun kalbini isterken kurtların içine atılmış bir kuzudan farklı değildi. Kalbini isteyenlerden biri de öz babasıydı. Babasının onun kalbi için okula tehlikeli bir suikastçı göndermesiyle, belki de tüm ezberler bozulmaya başlamıştı. Avcı'da her zaman bu kadar acımasız değildi. Özellikle ateşten kızıl saçları olan ve bir katile gülümseyen hasta bir kadını tanıyana kadar. Şimdi karar verme sırası ondaydı. Avını öldürmeli mi, yoksa korumalı mı? Sayfalar üzerinde konuştuğu bu dilsiz kadınla tam olarak ne yapmalıydı? "Kadın kandan korkuyordu, adam ise kan kokuyordu. Şimdi sen söyle; böyle bir durumda kadın özleyebilir mi ölüm kokan bir adamı?" dedim. "Kadın aptaldı adam ise kadına kör. Şimdi sen cevap ver; her şeye, herkese ve özellikle küçük bir kadına kör olan bir adam bekleyebilir mi kadın tarafından özlenmeyi?" diyerek bana cevap verdi.
Şebefruz by bytubi
bytubi
  • WpView
    Reads 7,030,537
  • WpVote
    Votes 242,844
  • WpPart
    Parts 59
Ezra Erdem, karanlığın adamı değildi. O tam olarak karanlığın kendisiydi. Bizim hikayemiz toz pembe değil, grinin en sisli haliyle başlamıştı. Babamın borcuna karşılık, Türkiyenin gelmiş geçmiş en acımasız mafyasına verilmekti kaderim. Çok ilkel değil mi ? Fakat ailemi, kahramanım olan babamı o pislikten korumak bu sefer benim ellerimdeydi. Ellerime yüklenen bu ağırlık, ellerimi ve ruhumu her ne kadar yaralasa da, hayallerimi yırtarak bu yaralara sarmıştım. Bu yaralardan kan değil çaresizliğimin sessiz haykırışları akıyordu. Ruhum kendini düşlerime asmış, intihar etmişti. Bedenim her şeye inat dimdik durmaya çalışırken, umudum ; göz yaşlarımı biriktirdiğim denizde boğularak can vermişti. Buraya kadar her şey çok karanlık. Kalp kalbi görmüyor, kimse sol yanlarının sessizce haykırdığı yardım çığlıklarını duymuyordu. Ta ki o ana kadar. Yağmur yağdı, gökkuşağı ortaya çıktı. Nefretin erittiği gökkuşağı yer yüzüne akarak kalplere doldu ve o an kapı tıklandı... Gelen her şeyi değiştirecek olan ; AŞK'tı. Bu karanlığın aydınlanma hikayesi değil, bir aydınlığın öldürülüşünün hikayesidir.... © Tüm hakları saklıdır. İznim olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz. Yayın tarihi ; 20 Şubat 2015 NOT ; İznim olmadan Şebefruz ve Leyl-i Tarık isimleri kullanılamaz. 17.12.2017 Genç kız edebiyatı #3
Zihnin Melodisi by Nerislina
Nerislina
  • WpView
    Reads 4,722
  • WpVote
    Votes 1,141
  • WpPart
    Parts 4
"Geçmiş, şu an ve gelecek arasındaki fark, inatçı bir illüzyondan ibarettir." Teknolojiyi çıkarların için kullanıp bir dönüştürücü mü olursun yoksa dönüşen mi? 2532'de Yapılan ilk başarılı beyin nakli insanlığın kaderini değiştirdi.〄 Kafasını iki yana sallayıp, "Sadece 30 saniye." dedi. Zaman kalmamıştı. Hızlıca attığım mekanizmayı sırtına takmaya başladı. Odadan çıkıp yapmam gerekeni yaptığım için artık yerimizi bulmalarını sağlamalıydım. Bu yüzden odadan çıktığım an kapıyı aniden kapattım. Kulakları delen bir alarm sesi duyuldu. Kilidi kırdığım için odanın kapısının izinsiz açılıp kapandığı bilgisi hemen gitmişti. Üst düzey seviyeden arama çıktığını 4. seviye alarm sesinden anlamıştım. Bu şu demek oluyordu, oda gerçekten önemli bir odaydı. Emin olmuştum. Sadece şuan için tek korktuğum şeyin başıma gelmemesini diliyordum. Düşünürken çatının kenarına yaklaştığımızı fark etmemiştim bile. Biz içerdeyken hava çoktan tekrar aydınlanmıştı. .."18.." .."17.." "Acele etmeliyiz. Alarm sesleri gittikçe artıyor, siyah alarma geçtiği an onlar için tek odak noktası biziz demektir." *** Sessizlik. Önce, sessizliğin içindeydik. Yerküre'nin üzerine ani bir sessizlik çöktü. Bu gürültüden daha da beterdi. Bir süre hiçbir şey olmadı. Ardından gelen gürültü sessizliği parçalarcasına delip geçti. Kapak tasarımı ve kurgu tamamen bana aittir. Tüm hakları saklıdır.
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
Maral_Atmc6
  • WpView
    Reads 9,187,852
  • WpVote
    Votes 722,751
  • WpPart
    Parts 72
Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti. Tüm bunları ne bozabilirdi ki? Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi. *** "Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi. "Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön." "O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor." "Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor." "Bunu inanarak söylemiyorsun." "Tabii ki inanarak söylemiyorum." Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum." Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.
YARALASAR(Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
Maral_Atmc6
  • WpView
    Reads 17,360,733
  • WpVote
    Votes 694,401
  • WpPart
    Parts 56
"Soyun!" "Ne?" Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu göster." Tedirginlik içinde onlara baktığımda uzun bir masada oturan toplam on kişi görmüştüm. Ben kapıya yakın bir yerde duruyordum ve yanımda benimle aynı yaşta olan altı çocuk daha vardı. Sağımdaki kızın sol kolundaki yarasa damgasını gördüğümde sertçe yutkundum. Aynı damgadan benimde kolumda vardı. "Neyi bekliyorsun?" Bu soğuk ses yaşlı adamın sağ tarafında oturan kişiden gelmişti. Başını önündeki dosyadan hiç kaldırmadığı için yüzünü iyi göremiyorum. Hırkamı çıkardığımda benimle aynı hizada duran çocuklar koluma baktı. "Sende Yarasalardan birisin." Yaşlı adamın sesi huzursuz çıkmıştı. "Nasıl damgalandığını hatırlıyor musun?" Yine o adam konuşmuştu ve hâlâ başı önündeki dosyadaydı. İyi hatırlıyordum. "Hayır." Onlara güvenmiyorum. Cevabım ile kalem tutan eli hareketsiz kalmış fakat başını kaldırmamıştı. "Artık bizi neden buraya getirdiğinizi açıklayacak mısınız?" Yanımdaki çocuklardan biri konuşmuştu. Yaşlı adam sıkıntıyla bir nefes alarak bizlere baktı. "Aslında hepiniz aynı çocuk yurdunda bir zamanlar kaldınız. Peşinde olduğumuz biri var ve o yurttaki otuz çocuğu damgaladı. Şimdi yeniden ortaya çıktı ve Yarasaları bulup hepsini öldürüyor." Sanırım Yarasalar biz oluyorduk. "Bizimle işbirliği yapmak zorundasınız, tabii yaşamak istiyorsanız?" Masadakilere döndü. "Herkes kendi eğiteceği çocuğu seçsin. Unutmayın seçeceğiniz çaylaktan siz sorumlusunuz." Burada neler olduğunu anlamıyorum. Masadakiler bizi incelerken o başını hiç kaldırmayan adamın sesini duydum. "Gözlüklü kızı ben eğiteceğim." Burada gözlük takan sadece bendim.
VEFA  by misraysenur
misraysenur
  • WpView
    Reads 1,618,005
  • WpVote
    Votes 44,096
  • WpPart
    Parts 66
*Tüm hakları yastığımın altında saklıdır. Geçmişin yaktığı tüm yürekler, acımasız bir gelecekle birleştiğinde yanan her defasında şimdiki zaman olur. Yaşananlar öylesine koca bir ateşe düşer ki, onu dindirmeye hiçbir suyun gücü asla yetmez. Yakılan geçmiş gibi gözükse de acıyı her defasında şu anı yaşayanlar bilir, bildikleri her saniye geleceklerinde yaşamaya devam ederler. Çünkü geçmişi yakarlar, şimdiki zaman yanar, gelecek kül olur. Geçmiş diyarların efsaneleri çoktur, Güzel ve Çirkin'in kazındığı her ovada atasına minnet eylemeyen taş yoktur. Ve o Güzel günün birinde bir şey öğrenirse, Çirkin'e şöyle der: "Bugün ne öğrendim biliyor musun? Hani insanlar bize taş atıyor ya, biz o taşa karşılık gülümsersek taşı atmaya devam etseler bile bunu isteyerek yapmazlar." Çirkin'in anladığını varsayarsak şöyle bir karşılık vermede üstüne yoktur: "Gülümsemeni kıskanırlar, taşı daha çok isteyerek atarlarsa?" Güzel olan son cümlesinde Çirkin'in anlamayacağı şeyler söyler: "İnsanların niyetlerini anlayamam ki! Ama gözler anlatır, eğer kıskanıyorsa ben de attığı taşın bir defa altında kalırım ve yenildiğimi düşündüğü an beni tanımak ister. Tanırsa belki sever, severse haksızlık ettiğini düşünür ve sonunda kazanan yine sevgi olur. Çünkü insanlar kendinden daha yüksek becerilere sahip insanları sevmezler." Çirkin'in anlamadığı bu cümle, kitap olur, çözmek isteyen varsa, hikayemin içindeki en küçük ayrıntıda saklı. Bu benim hikayem, güzelin, çirkinin, iyinin, kötünün, herkesin.
SOKAK NÖBETÇİLERİ by asliaarslan
asliaarslan
  • WpView
    Reads 58,354,517
  • WpVote
    Votes 2,252,312
  • WpPart
    Parts 63
16 Mayıs 2021 güncellemesi: Bölüm yorumlarında fazlasıyla spoiler olabilir, eğer hoşlanmıyor ve keyif alarak okumak istiyorsanız yorumlara bakmayın. Bütün Sokak Nöbetçileri'nin gözleri benim üzerimdeydi, benim gözlerim ise onun turkuaz rengi gözlerinden ayrılmıyordu. Hepimiz yine bir amaç uğruna toplanmıştık. "Sokak çocuklarını her gördüğünüzde saçlarını okşayın," dediğimde gözlerim onun kumral saçlarına kaydı, alnına bir tutam saç düşmüştü ve her zamanki gibi dağınık, özensizdi. "Onları sevin, gülümseyin. Bir gün o çocukların büyüyeceğini ve karşınıza çıkacağını unutmayın." Hafifçe tebessüm ettiğimde canım hiç olmadığı kadar fazla yanıyordu. "Büyüdüm, büyüdün, büyüdük." Ona doğru bir adım attım ve başımı kaldırıp "Keşke hiç büyümeseydik," diye fısıldadım. "Keşke büyümeseydin. Keşke o sokaklara ait kalsaydık." Öfkeli değil, bıkkındı. Ruhsuz değil, tepkisizdi. Yalnız değil, kimsesizdi. "İçimi sokaklara çevirmenin bir yolu var mı?" diye sorduğunda sesinde ilk defa başkaldırı yoktu, vazgeçiş vardı. "Kendimi değil ama seni o sokaklarda yaşatıp gizlemek istiyorum."
İÇİNDE BİR SEN by binnurnigiz
binnurnigiz
  • WpView
    Reads 55,724,623
  • WpVote
    Votes 1,674,894
  • WpPart
    Parts 59
Sen hiç bir kitap karakterine âşık oldun mu? O, oldu. Asıl tuhaf olan ise... Kitap karakteri de ona âşık olmuştu. "O gece bir kitapla tanıştım. Kaderime giden yolda bana rehber olacak bir kitapla." (DÜZENLENİYOR.) © Tüm Hakları Saklıdır! ©