geceler_x21 adlı kullanıcının Okuma Listesi
6 stories
ZİNCİR SOKAĞI SAKİNLERİ(TAMAMLANDI) by busbckr
busbckr
  • WpView
    Reads 2,197,161
  • WpVote
    Votes 132,247
  • WpPart
    Parts 78
Aşk insanı henüz kaçındayken bulur? Aşk ilk görüşte mi olmalıdır yoksa her görüşte mi? Peki ya bir insan yıllar sonra birine aşık olur mu? Leyla illa Mecnun'a, Kerem illa Aslı'ya mı aşık olur? Kerem ve Leyla birbirini sevemez mi? Leyla abi dediği Kerem'e, Kerem kardeş bildiği Leyla'ya aşık olamaz mı? Peki , hayat şartları onları buna zorlarsa? Peki mahalle baskısı onları evliliğe sürüklerse? Hala aşka direnebilirler miydi? Yanlış anda yanlış yerde yanlış kişilerin bir arada bulunmalarıyla gelişen doğru bir aşk... Peki bu aşkın ilk sınavı aynı zamanda son sınavı da olacak mıydı? . . . "Bir de, beni mi çok seviyorsun onu mu sorusunu sorun tam olsun!" diye araya girdi Leyla gülerek. Kerem Leyla ona dönünce gözlerine baktı şefkatle. Miniğiydi Leyla onun. Uzak durmasına hiç dayanamıyordu. "Sormaya gerek yok ki! Tabi ki ben" diye cevap verdi Kerem büyük bir özgüvenle. Leyla kaşlarını kaldırıp 'Öyle mi?' der gibi bakınca Mihriban atom bombasını patlattı. "Kerem Abi ne kadar da safsın, sen şimdi Leyla evlenince de seni kocasından çok seviyor sanırsın." Kerem'in de Leyla'nın da yüz şekli değişti. Hiç bunu düşünmemişlerdi ki. Evet, elbette evleneceklerini düşünmüşlerdi, bu konuda planlar ve şakalar dahi yapmışlardı ama hiçbir zaman sevgi kıyaslaması yapmamışlardı. Böyle bir şeye ihtiyaç duyacsklarını hiç düşünmemişlerdi. Hiçbir zaman birbirlerinden daha fazla sevdikleri birileri olacaklarını da düşünmemişlerdi. Ne Leyla, ne Kerem ne de Rıdvan... Kerem ve Leyla göz göze geldiler. Kerem eliyle saçlarını karıştırırken daha fazla dayanamadı ve aklındakileri diline döktü. "İnşallah evde kalırsın Leyla!" diyip mutfağı terk etti. Leyla şokla Kerem'in arkasından bakarken Mihriban Kerem'in sözlerine öyle büyük bir kahkaha attı ki resmen evde sesi yankılandı. Tüm hakları saklıdır.
SONSUZ by cerennmelek
cerennmelek
  • WpView
    Reads 3,680,213
  • WpVote
    Votes 235,313
  • WpPart
    Parts 59
"ÇIĞIR AÇANLAR Kategorisi - The Wattys 2016 Ödülü Sahibi" Mutluluk yoktu, sevinç yoktu, heyecan yoktu, korku yoktu, üzüntü yoktu, acı yoktu, hiçbir şey yoktu. Sadece saatin her geçen saniye vücuduma bıçak gibi saplanan akrep ve yelkovanı vardı. Bu saat sonsuzdu, sonsuzluktu. Ben sonsuzdum, sonsuzluktum. Eğer bu bir infazsa; zaman cellâttı, bense mahkum. Yayın tarihi: 20.12.2014 Bitiş tarihi: 17.09.2016 Tüm telif hakları saklıdır. Hiçbir şekilde kopyalanamaz ya da paylaşılamaz aksi takdirde gerekli yasal işlemler başlatılacaktır.
NOVA by lalersoy
lalersoy
  • WpView
    Reads 2,018,105
  • WpVote
    Votes 33,888
  • WpPart
    Parts 11
Gezgin Kuzel, yurt edindiği bir kenar mahalle entrikasının merkezinde, bizzat kendisi, kendi için tasarladığı kalıpların içerisinde yaşayan genç bir kızdır. Tecrübeli bir rotaya, hayatı boyunca onu yalnız bırakmayan dostlara, dikenli bir maziye ve kuşlara sahiptir. Geçmişinden kopamayan yanı, iradesini bir örümcek ağı gibi saran korkularının arasında, onu yıllarca havasız bırakarak yetiştirmiştir. Bir gece yarısı üst kademeden dört yabancı adamın hayatına dahil oluşuyla sonu görünmeyen bir dehlizin methalinde bulur kendini. Gezgin Kuzel'in bu kısımda bildiği ve aynı zamanda bilmediği bir şey vardır. Bildiği, bu dehlizin onun başlangıcı olmayan bir sonu olacağıdır. Bilmediği ise, bu dehlizin uzun yıllar önce esasen onun için inşa edildiğidir. ©
PSİKOLOJİK HASTALIKLAR by sude-2000
sude-2000
  • WpView
    Reads 1,929,236
  • WpVote
    Votes 86,877
  • WpPart
    Parts 202
Sadece okumaya devam et...
ÖTANAZİ OKULU(Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
Maral_Atmc6
  • WpView
    Reads 7,800,552
  • WpVote
    Votes 192,375
  • WpPart
    Parts 18
Dilsiz bir kızın kalbi tüm kötülükleri kendisine çekiyordu. Hiçbir kalp bu kadar değerli olmamıştır. Yeşil, Ötanazi Okulu'na sürgün edildiğinde o yıllarda henüz bir çocuktu. Öz babasının onu nasıl bir yere mahkûm ettiğini bile bilmiyordu. Ötanazi Okulu, Amerika Birleşik Devletleri'ne bağlı olan Alaska'da açılmış karanlık bir okuldu. Bildiğiniz tüm o okulları unutun çünkü Ötanazi Okulunda öğretmenler ders vermiyordu. Her biri kendi dalında uzman bilimcilerdi ve oradaki amaçları bir okul dolusu öğrencinin üzerinde deneyler yapmaktı. Öğrenciler ise sıradan öğrenciler değildi çünkü her biri idam cezası almış mahkûmlardı. Okul onları satın alarak kendi deneylerinde kullanan karanlık bir girdaptan farklı değildi. Bir kez içine girince çıkmak mümkün değildi. Yeşil tüm o tehlikeli mahkûmların içinde göğsünde değerli bir kalple yaşamak zorundaydı. Herkes onun kalbini isterken kurtların içine atılmış bir kuzudan farklı değildi. Kalbini isteyenlerden biri de öz babasıydı. Babasının onun kalbi için okula tehlikeli bir suikastçı göndermesiyle, belki de tüm ezberler bozulmaya başlamıştı. Avcı'da her zaman bu kadar acımasız değildi. Özellikle ateşten kızıl saçları olan ve bir katile gülümseyen hasta bir kadını tanıyana kadar. Şimdi karar verme sırası ondaydı. Avını öldürmeli mi, yoksa korumalı mı? Sayfalar üzerinde konuştuğu bu dilsiz kadınla tam olarak ne yapmalıydı? "Kadın kandan korkuyordu, adam ise kan kokuyordu. Şimdi sen söyle; böyle bir durumda kadın özleyebilir mi ölüm kokan bir adamı?" dedim. "Kadın aptaldı adam ise kadına kör. Şimdi sen cevap ver; her şeye, herkese ve özellikle küçük bir kadına kör olan bir adam bekleyebilir mi kadın tarafından özlenmeyi?" diyerek bana cevap verdi.
+22 more
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
Maral_Atmc6
  • WpView
    Reads 9,107,436
  • WpVote
    Votes 720,316
  • WpPart
    Parts 72
Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti. Tüm bunları ne bozabilirdi ki? Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi. *** "Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi. "Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön." "O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor." "Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor." "Bunu inanarak söylemiyorsun." "Tabii ki inanarak söylemiyorum." Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum." Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.