Adamın burnu genç kızın en derin kuytularında gezerken ikiside hangi diyarda olduklarını bile bilmiyorlardı. Genç kızın altın sarısı rengi olan saçları siyah saten çarşafların arasında ay gibi parlarken, üzerinde hakimiyet kurduğu sevdiğine baygın gözlerle bakıyordu. Genç adam ise altındaki kadının varlığını tekrardan ispatlamak adına dilini genç kızın göbek deliğinin etrafında gezdiriyordu, hala inanamıyordu onun yatağında olmasına. Nasıl inansın ki zaten. Aylardır hayalini kurduğu, evinde, odasında, yatağında ve hatta koynunda olmasını istediği kadın şimdi tüm gerçekliği ile sere serpe onun altında kendi adını sayıklıyordu. Genç adamın ıslak dili çıldırtıcı bir yavaşlıkla sevdiği kadının teni sürte sürte göğüs oluğundan yukarı doğru ulaşarak izlerini bırakarak çenesine doğru ulaşmıştı. Güzel Lidyası büyük bir ihtiyaçla kafasını arkasındaki yastığa doğru bastırarak Pars Alexander Vural'a daha fazla yer açıyordu. Öyle bir sevişecekti ki zevkten çığlıklar atıp altında kıvrandırmadan durmayacaktı, genç adam. Altındaki kadının büyüleyici vücuduna bakarak serseri bir gülüş yüzünde peydah olmuştu. Onunla deliler gibi sabahlara kadar sevişecekti. Aklındaki susmak bilmeyen arsız düşüncelere gülüp pantolonunu zorlayan erkekliğini istediğine kavuşturmak adına genç kızın elini tutup önüne getirdikten sonra fermuarı açması gerektiğini belirtmişti. Genç kız utangaçlığını derin kuytulara gömüp önce pantolonun üzerinden el verdiği kadar erkekliğini tutup sıkmış daha sonra ise sessiz ve geniş odaya fermuarın açılma sesi bomba gibi düşmüştü. "Her bir zerreni unutturacağım, sana seni bile unutturup bizi hatırlatacağım."

"İSTEMİYORUM"diye bağırdım karşımdaki adını bile adam akıllı bilmediğim ama benimle evlenmek isteyen adama doğru. Hem bir katile hem de bir mafyaya görünümlü kişiye bağırmak ne kadar doğru siz düşünün bakalım. "Tamam, sen bilirsin ailenden önce kimin nefesinin kesilmesini istersin peki güzelim? Annenin mi, babanın mı, yoksa çok sevdiğin kız kardeşinin mi? Yada vazgeçtim hepsinin topluca nefesi kesilsin.Ne dersin göz bebeğim?" dedi adam ve her ne kadar yaptığının adice olduğunu bilmesine rağmen sevdiği kadını kazanmak için herşeyi yapardı o! "Yapamazsın, duydun mu? Aileme zarar falan veremezsin."dedi kadın yeşil hareleri dolu dolu bir şekilde. Adam ise karşısındaki sevdiği kadının dolu gözlerini görünce içi parçalanmıştı, ama bunu pek fazla belli etmeyerek oturduğu"ben lüksüm" diye bağıran rahat koltuğundan kalkarak sevdiğinin yanına gitti . "Emin misin yavrum? Peki öncelikle çok sevdiğin kız kardeşinin üzerinde deneyelim. Sende ne kadar ciddi olduğumu anlarsın"dedi adam bütün acımasızlığı ile. Adamın bu sözlerinden sonra kadının kalbi biricik kardeşine birşey olma düşüncesi ile korkuyla atmaya başlamıştı. Adamın gözlerinde ki somut kararlılık ifadesi ile kadının yavaş yavaş ümidi tükeniyordu. Adam karşısındaki kadına sarılma isteğini daha fazla göz ardı edemeyerek atik bir haraketle kadının ince belinden yakalayıp onu kendi bedenine yasladı. Sanki günlerce nefessiz kalmışcasına burnunu kadın ın saçlarına gömüp hayat bulduğu kokuyu içine çekmeye başladı. Dudaklarını kadının kulak hizasına getirip son sözlerini de söylemeye başladı; "Sen benimsin kızım, zorlama artık direttikçe senin canın acıyor, başka bir bok olduğu yok. Yap şimdi tercihini artık?"