aşk
3 stories
PERİ ve KUZGUN by Esra269
Esra269
  • WpView
    Reads 4,348,017
  • WpVote
    Votes 59,390
  • WpPart
    Parts 16
"Ona bir bak! Onunla beni bir arada düşünebiliyor musun gerçekten?" ☙ ❧ "Onu istemiyorum! Onunla ilgili hiçbir şey istemiyorum. Onu görmek bile istemiyorum ama sen ikimizi bir araya getirmek için canla başla çabaladığından onu sürekli görmek zorunda kalıyorum!" ☙ ❧ "Beni hayata döndürecek kadın o mu? Ona dönüp bir baksana! Hiç bana benziyor mu? Birbirimizin ne kadar farklı olduğunu göremiyor musun?" ● O Kuzgun'du. Kuzgunlar gece gibi siyah olurdu. Gecenin karasını kanatlarında taşır, yüreğini de siyaha boyayan duygular gözlerinden okunurdu. Asla acısını belli etmez, asla gün ışığına aldanmazlardı. Aşkın varlığını dahi bilmezler, onu görmek ve solumak istemezlerdi. Karanın rengini almış ruhları, bir sis gibi hareketlerine yayılırdı. Kuzgun yakardı; siyahıyla, gecesinin acısıyla, sevişiyle ve acısıyla. O ne kadar siyahsa, ben o kadar beyazdım sanki.Gece gibi kara bakışlarına bakıyor ve görsün istiyordum. O kadar derin, o kadar koyu ve o kadar çok şey anlatan bir bakıştı ki, içim titredi. Peri'si olarak ona tutunmak, o bakışlardaki acıyı ve çaresizliği ondan alıp sonsuza kadar yok etmek istedim. Bana ihtiyacı vardı ve bunu dile getiremiyordu. Çünkü çok gururluydu. Çünkü gururun onu koruduğunu düşünüyordu. Oysa gurur, bizi hayattaki güzel şeylerden alıkoyuyordu: cesaretli olmaktan, korkusuz olmaktan, sevmekten. Ona, "Yeter artık," diye fısıldamak istedim. "Görmelisin artık beni. Ve teslim olmalısın..." Ama hiçbir şey diyemedim. Biz kelimeler hakkında ne bilirdik ki? Ve duygular hakkında? Konuşamayacak kadar yoğun duygular boğazımızda düğümlenirken titrerdik ancak dil kemiğe bürünüp de söze gelmezdi. Su bütün sızıları dindirirdi ama suyun sızladığını kimse bilmezdi. Gözlerimi kapatmak istedim. Suyun sızısını içimde hissetmek istedim. Sızılarımı dindirebilseydi, ona ne derdim? AŞK SERİSİ 4. KİTAP
Sev BENİ |TAMAMLANDI-AŞK SERİSİ 2 by Esra269
Esra269
  • WpView
    Reads 3,341,402
  • WpVote
    Votes 157,919
  • WpPart
    Parts 48
Aşıktı toprak gözlüsü. Güzel gözleri, aşık olduğu kişiyi görünce ışıl ışıl parlardı. Bakmaya, tutmaya kıyamadığı o erkeksi, güçlü, sıcak elleri başka bir kızın elini tutardı. Canı yanardı o zaman genç kızın. Canından bile çok sevdiği toprak gözlüsü, başka bir kızın elini tutarken, nasıl canı yanmasındı ki? Her şeyini bilirdi Aslı, O'nun. Neyi sever, neye kızar, çayına kaç şeker atar, kahvesini nasıl içer, en çok hangi kitabı sever, neyi ister ..hepsini bilirdi. Mehmet'in kendisinden bile daha yakındı Aslı, O'na. Bebeklikleri, çocuklukları, gençlikleri birdi onların. Kalpleri birdi. Ama Aslı, seviyordu işte çocukluk arkadaşını. Çok seviyordu hem de. İçi gidiyordu Mehmet'ine bakarken. Mehmet ona dostça sarılıp, öperken içi gidiyordu genç kızın. Titriyordu elleri, eriyordu kalbi. Öyle güzel bakardı ki Mehmet kendisine...toprak gözlerini öyle güzel gezdirirdi ki Aslı'nın üzerinde. Bir de tatlı tatlı gülümserdi ya hani! İşte Aslı, kaybederdi kendini. Mehmet'i onu sevse, onu görse, onu bilse, onu öpse, onun elini tutsa olmaz mıydı? Ne gerek vardı yabancı ellere? Onun için titreyen, onun tenine değecek olmanın heyecanıyla terleyen kendi elleri dururken, neden başka bir kızın elini tutardı ki Mehmet? Kalbi onun için delicesine çarparken, nasıl da fark etmezdi bunu genç adam? Peki ya Mehmet? Horoz ibiğini(Öyle derdi Aslı'sına Mehmet) paylaşabilir miydi kimseyle? Fark etmeden içine yerleşen o tarifi mümkün olmayan duygularla nasıl baş edebilirdi? --- Aslı ve Mehmet, Nefretten Gelen Aşk(NGA) hikayesindeki Elif ile Ali ve Kenan ile Hayal'in çocuklarıdır. Bu hikaye NGA'nın devam hikayesidir. NGA'daki Aslı ve Mehmet kısımlarını okumak için son bölüm ve özel bölümlere bakın. Hadi, başlayalım.
Aşk Engel Tanımaz |TAMAMLANDI - AŞK SERİSİ 3 by Esra269
Esra269
  • WpView
    Reads 3,084,805
  • WpVote
    Votes 183,849
  • WpPart
    Parts 51
Genç kız burnunu çekti ve ağlamamak için direndi. Onu neyin bu kadar üzdüğünü bilmiyordu. Onun farklı olduğunu sanmıştı. Diğer erkeklerin yaptığı gibi yarı sakat bir kızı görünce arkasına bakmadan kaçmamıştı. Kalmıştı. O kalmıştı. Zeynep kendini bu fikre alıştırmamaya çalışıyordu ama Efe onunla ilgileniyor, ona nazik davranıyordu. Yavaş yürümesini ya da yavaş konuşmasını hatta bazen konuşamamasını dert etmiyor gibi görünüyordu. Ama hepsi birer aldatıcı davranıştan ibaretti. Efe sadece ablası ve eniştesini kırmamak için ona ilgili davranmıştı.Zeynep'i asıl üzen şey, bunu gözüne sokmadıkça anlamamış olmasıydı. Ve şimdi Efe'nin arkadaşına söylediği sözler kulaklarında çınlıyor canını yakıyordu. "O sakat dostum," demişti. "Zaten pek de güzel değil. Vaktini harcamaya bile değmez. Ben de ablamlara onu kırmayacağıma söz verdiğim için onunla takılıyorum. Yoksa çok istediğimden değil yani." Zeynep istemeden kulak misafiri olduğu bu konuşmayı kendisi için bir işaret saymıştı. Bir daha hiçbir erkeğe, ona güvendiği kadar kolay güvenmeyecekti.Evet Zeynep sakattı, evet bazen kekeliyor konuşmakta güçlük çekiyordu ve evet, beş dakikalık yolu yirmi dakikada yürüdüğü doğruydu ama Zeynep asla çaresiz değildi.Efe'nin sahte ilgisine, onun o müthiş gülümsemesi ile kendisini büyülemesine ihtiyacı yoktu. Bu doğum günü partisine de neden gelmişti bilmiyordu. Tek istediği onunla zaman geçirebilmekti. Kabul etmek istemese de, Efe ona iyi geliyordu ama bundan sonra böyle bir şeye ihtiyaç duymayacaktı. Efe arkadaşı ile konuşurken, ağır hareketlerle geri döndü ve doğrudan çıkışa yöneldi. Bacakları titriyor, sinirden dişleri birbirine vuruyordu.Bacaklarına dolanan beyaz elbisesine bakarken gözyaşlarını daha fazla tutamadı.Bir de süslenmişti.Tek istediği şu sakat haliyle Efe'ye güzel görünmekti. Ne kadar aptaldı!