Jk_luv_Jm
- Reads 3,142
- Votes 638
- Parts 18
Kısa bir adımla yaklaştığında, pantolon kemerinin tokası bel omurlarımın olduğu kısıma temas etti.
"Kural bir, vedîam." Verdiği nefesleri enseme temas ediyordu. "Öfke kontrol problemi yaşayan birini öfkelendirme teşebüsünde bulunma asla." Avucunun içiyle çenemi kavrayıp kendine doğru çevirdi.
"Yetkin varlıkların da bir noksanlığı vardır." Değişken harelerine bakındım. "Bilmem anlatabildim mi?" Yüzüm boyunca gezindi obsidyenden birer çift küreyi andıran irisleri. "Tanrılar kusursuz değil mi?" Diye sordum aldırışsız bir ifadeyle. Aramızdaki yakınlıktan sebep, kafamın içinde mühim bir münakaşa vardı.
"Noksan sıfatlardan münezzeh olan yalnızca Tanrı'dır. Yarattığı hebes tanrıları değil." Yoğun bakışları altında daha fazla dayanamayıp önüme doğru çevirdim kafamı. Gökyüzünde dans eden sitta villosalar bir süre dikkatimi dağıttı.
"Peki seni görebilir miyim? Yani gerçek bedeninde. Mümkün mü?" Sırtımı tamamen gövdesine yaslayıp kafamı omzuna yasladım. Vücudundan benimkine doğru yayılan sıcaklık hissi mayıştırıyordu beni.
"Mümkün olacağını sanmıyorum." Kısılan gözlerimi sıkıca yumup kendime gelmeye çalıştım. "Neden?"
"Dünya gözüyle görmen imkânsız." Belime sarılı kolunun üzerine yasladım elimi. "Neden imkânsız ki?" Sırtımı göğsüne sürttüm. Bunu yaparken sıcaklığı çok daha fazla artıyordu ve bu çok daha fazla hoşuma gidiyordu. "Bedenim azıcık büyük olduğu için." Daha fazla kıpırdamamak için belimdeki kolunu sıkılaştırdı. "Ne kadar büyük?" Uyumamak adına gözlerimi belertip duruyordum.
Yavaş yavaş tepeye doğru çıkan güneşin ışınları artık doğrudan yüzüme vuruyordu. Arkamdaki sıcaklık gibi değildi önümdeki. İçinde ihtiras yoktu misal. "Belki..." İşaret parmağını, göremekte zorluk çektiğim yoğun ışığın kaynağına doğrulttu. "Bir güneş kadardır."