Büyücülük dünyasına da tıpkı Muggle'larda olduğu gibi teknolojik aletler ve bununla birlikte sosyal medyanın gelmesiyle Weasley ikizleri soluğu kendilerine bir YouTube hesabı açmakta almışlardı.

İyi bir öykü tüm düğümlerin çözülmesiyle son bulur ama gerçek hayat birçok düğümden oluşur. Ve bazen, hikayelerde sadece tek bir av ve tek bir avcı yoktur. Hermione, yirmi yedi sene öncesine gidip zamanda bir paradoks yarattığında, sağ kalan herkesin akıllarından hatırlayamadıkları bir rüya gibi silindi. Pandora'nın kutusu açıldı ve yakıcı bir sır serbest kaldı. Zaman düzlemsel değildi, hiç olmadı; Hermione bunu hiç bilmedi. Her şeyi yok etmeye de her şeyi kurtarmaya olduğu kadar yakındı. TomR&HermioneG Yazarın notu: Bu bir Harry Potter distopyası. Karanlık Lord'un ve Granger'ın hikayesi. Bu yüzden de Stranger sıradan bir tomione kurgusu değil. Büyü dünyasının adım adım karanlığa gömülüşünü 'diğer taraftakiler'in evlerinin penceresinden okuyacağınız bir hikaye. Sıradanlaşmış kötülüğü Rowling'in anlatmayı unuttuğu karanlık taraftan öğrenip Black Ailesi'nin yozlaşmış ilişkileri arasında dolaşabileceğiniz satırlar. Stranger büyülü Harry Potter evreninden oluşmuş gerçekçi bir kurgu. Şaşırmayın, çünkü insanlar bazen güç, bazen aşk, bazen de var olabilmek için kendi ilkelerinden sıyrılabilirler. Siz de, kendi değerlerinizi sorgulayın. #1 in hurt 24.12.20

Hermione Granger iş yerinde yükselme sorunları yaşayan genç bir kadındı. Kariyer hedefinde oldukça geri kalmış bu canına tak etmiş bir vaziyetteyken 2 yıldır çalıştığı Malfoy Holding'den ayrılmayı düşünüyordu ama ayrılmadan önce holdingin kış balosunda büyük patron Draco Malfoy ile tanıştığında işler hiç de tahmin etmediği gibi gelişecekti.Hermione kendini bir anda işinde yükselmiş ve Draco Malfoy tarafından baştan çıkarılıyor halde bulmuşken Draco'nun sevgilisi olması Hermione'yi zora sokuyordu. Hermione sonunda pes edip Draco'ya teslim olduğunda işler yine yolunda gitmemiş saklanan gerçekler, kıskançlık, yanlış anlamalar araya girmişken aralarındaki tek sorun birbirlerini dinlememeleriydi.

Ya o beni aydınlığına sürükleyecekti, ya da ben onu karanlığımda boğacaktım. Fakat biliyordum ki, günün sonunda yine onun mavi gözlerinde kaybolacak, her şeyi unutacaktım.

*TAMAMLANDI* "Lütfen Andromeda yalvarırım." Bellatrix Lestrange, birine yalvarıyordu. Gözleri dolu doluydu ve bedeni titriyordu. "Ama, Bella-" Bellatrix, kardeşinin sözünü kesti. "Bu benim seçimim! Druella ve Rodolphus'un bu bebekten haberi olmaması gerek. Druella'nın haberi olursa onu öldürür. Rodolphus'un haberi olursa eğer beni savaşa katılmaktan vazgeçirmek için elinden gelen her şeyi yapar. Kızını almak için Lord'a bile karşı gelir." Bu düşünceyle yeniden titredi Bellatrix. Kocası, aşık olduğu adam Lord'a karşı gelmeye kalkarsa Lord hepsini öldürürdü. Kızını bile. Ama Lord savaşı kazanırsa -ki Bellatrix buna kalpten inanıyordu- kızını geri alabilirdi, üvey annesi Druella'yı öldürebilirdi ve kocasıyla beraber kızını büyütebilirdi. "Rodolphus bir kızı olduğunu bilmeli Bella! Ya o çok güvendiğin Lord'un savaşı kazanamazsa?" "Kapa çeneni! Lord'um hakkında böyle konuşamazsın. Kazanacak! Lütfen Andromeda, güvenebileceğim tek kişi sensin." Andromeda, Bellatrix'in kucağındaki doğalı sadece bir hafta olmuş bebeğe baktı, yeğenine. Başını hafifçe yukarı aşağı salladı. "Eğer ölürsem ya da Azkaban'a kapatılırsam bebeği bir Muggle ailesine -bunu söylerken bile tiksinmişti- ver ve soyadını değiştir. Ve lütfen, ne olursa olsun ne Black ailesinin, ne de Lastrange ailesinin bu bebekten haberi olsun." Başını olumlu yönde sallamaktan başka bir şey yapamadı Andromeda çünkü bunu Bellatrix'e borçluydu. Yıllar önce kendisi de bu hayatı kursun diye Bellatrix onun için elinden geleni yapmıştı. "Peki, adı ne?" diye sordu Andromeda. Bellatrix Lastrange, bebeğinin kokusunu son kez içine çekip doya doya öptü. Son kez sarıldıktan sonra onu kardeşinin kollarına verirken "Marcella." diye fısıldadı. "Marcella Lastrange." --- Daha fazlası için, kitabı takip edin.

Bu hikaye 2012 TrBigBang için benim tarafımdan yazılmıştır. Hermione Granger 2 sene önce biten ilişkisinin ardından Paris’te bir iş gezisinde dünya küçük Ronald Weasley ile ilk defa karşılaşmışken onun cinsel tercihini değiştirdiğini öğrenmiş ve Hermione buna şaşırmışken durgun bir şekilde içkisini yudumladığı barda Draco Malfoy ile tanıştıktan sonra bazı şeylerin farkına varmış ve bunun üzerine gitmişken Draco tarafından reddedilmişti. Yaşam enerjisi sönük bir şekilde evine döndükten birkaç ay sonra enerjisini geri kazanmak için tekrar gittiği Paris’te tekrar Draco ile karşılaşmış ve bu sefer karşılığını görmüşken aralarında sadece her ilişki de yaşanabilecek ama bir yandan da yaşanmayacak bir sorun girmişti: Eski sevgili. Not: Serge Gainsbourg ile Jane Birkin’in Je t'aime moi non plus isimli parçaları ve yine yönetmen koltuğunda Serge Gainsbourg’un ve başrolünde Jane Birkin’in yer aldığını Je t'aime moi non plus isimli film ile aklıma gelen bir konudur. Filmin konusu ile hikayemin konusu aynı değildir. Parça ve film benim esin kaynağımdır.

Epsom Koleji 2020 mezunlarını verirken dehşet verici bir olay yaşar. Sırlar ortaya çıkar, kalpler kırılır ve kan dökülür. İki kişinin ölümü ardından herkese suçlu gözüyle bakılır. Peki ya katil kimdir? Dramione - Tomione AU Netflix'in Elite dizisinden esinlenerek yazılmıştır. 260820 - 251220

Kızın gözlerinde hiçbir duygu kırıntısı yoktu.Karşısında korkudan titreyen kahverengi kıvırcık saçlı kıza bakarken yüzünde ufak bir gülümseme oluştu. "Lütfen yapmayın." Kızın titrek sesi onu dahada keyiflendirirken kıza bir adım yaklaştı ve başını yana yatırdı.Yanındaki kimseyi umursamadan konuştu. "Ayağa kalk." Dedi soğuk sesiyle.Kıvırcık kız ayağa kalkarak korkmuyormuş gibi bir görüntü vermeye çalıştı.Kahverengi gözlerini önünde tüm asilliğiyle duran kıza çevirdiğinde kızın asasının havada olduğunu gördü. "Crucio!" Kıvırcık saçlı kız aniden yere düşerken çığlığını engelleyemedi.Etraftaki herkes genç kıza hayranlıkla bakarken kız bir elini yerde acıyla kıvranan kıza tutarak konuştu. "Bir safkan olabilirsin.Ama emin ol, gözümde bir bulanıktan daha da aşağıdasın." 25.07.2016