🍃🍃🍃🍃
4 stories
Kürk Mantolu Madonna by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 172,109
  • WpVote
    Votes 4,558
  • WpPart
    Parts 14
Hep başkalarının istediği gibi yaşayan Raif Efendi, memnuniyetsiz hayatının tek bir anıyla değiştiğine şahit olacaktır: Maria Puder isminde bir kadına âşık olduğunda... Babasının isteğiyle Berlin'e giden ve oradaki bir sanat galerisinde hayran kaldığı bir tabloyla karşılaşan Raif Efendi, tabloda resmedilen kadın portresinin Andrea Del Sarto tarafından resmedilmiş "Madonna delle Arpie" adlı tablodaki Meryem Ana (Madonna) tasvirine benzediğini düşünür. Raif Efendi, daha sonra takıntı derecesinde hayran olduğu tablodaki yüzün sahibiyle karşılaşacaktır. Madonna ismi, Orta-Çağ İtalyancasında "ma donna" öbeğinden gelmektedir. "Ma donna", kısaca "leydim" anlamına gelir ve Hz. Meryem'in sıfatlarından biridir. Roman, 73 yıl sonra 2016 yılında İngilizceye çevrilerek "Modern Klasikler" serisi adı altında "Madonna In A Fur Coat" ismiyle Penguin yayınları tarafından yayımlanmıştır. Kitabın İngilizceye çevirisini "Maureen Freely" ve "Alexander Dave" gerçekleştirmiştir.
İnsan Neyle Yaşar? by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 38,789
  • WpVote
    Votes 1,457
  • WpPart
    Parts 7
Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910): Anna Karenina, Savaş ve Barış, Kreutzer Sonat ve Diriliş'in büyük yazarı, yaşamının son otuz yılında kendini insan, aile, din, devlet, toplum, özgürlük, boyun eğme, başkaldırma, sanat ve estetik konularında kuramsal çalışmalara verdi. Bu dönemde yazdığı öykülerde yıllarca üzerinde düşündüğü insanlık sorunlarını edebi bir kurgu içinde ele aldı. Tolstoy, insan sevgisi ve inanç konularını ustalığının bütün inceliğiyle işlerken, İnsan Neyle Yaşar? ile gerçek hayatı yansıtan tabloların içinde yeni bir ahlak anlayışını ortaya koydu. Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları Basım: XXIV. Basım Yıl: 2012 Çeviren: Koray Karasulu
Uğultulu Tepeler by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 58,059
  • WpVote
    Votes 3,240
  • WpPart
    Parts 34
İngiltere'de XIX. yüzyılın ikinci yarısı, "Victoria Dönemi" olarak adlandırılan bu dönem, orta sınıfın yükselişini, gösterişli yaşamların moda oluşunu simgeler. Brontë kardeşler, kadının edebiyatla uğraşmasının hoş görülmediği bu yıllarda, önce bir erkek kimliğiyle şiirler, sonra kendi adlarıyla klasikler arasında yer alacak üç önemli romana imza atmıştır. Emily Brontë 1848'de öldüğünde dünya edebiyatının en güzel romanlarından birini, Uğultulu Tepeler'i bırakmıştır ardında. Bu Victoria dönemi romanı, kimine göre dünyanın gelmiş geçmiş en büyük aşk romanı, kimine göre her okunuşunda değişik tatlar veren çağlar ötesi bir eser, ya da insanın içine işleyen bir anlatımla dile getirilmiş uzun bir şiirdir. Ölümünden bir yıl önce bitirdiği Uğultulu Tepeler'deki kişilerin yalnızca hayal ürünü kişiler olmadığı, Brontë'nin çevresindeki gerçek kişilerden derin izler taşıdığı da bir gerçektir. Sevgi, kin, nefret, öç alma tutkusu gibi güçlü duygularla örülü bu gençlik öyküsü, patladı patlayacak bir cinsellikle doludur. Daha otuz yaşındayken veremden ölen, son derece duyarlı, hiç evlenmemiş bu genç kadın yazar, tüm canlılığıyla bu romanda vardır. Okuyanın yaşına, deneyimlerine ve duyarlılığına göre değişkenlik gösteren, farklı zamanlarda okunduğunda değişik tatlar veren, tekrar tekrar okuma isteği uyandıran bir başyapıt.
Küçük Prens by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 192,328
  • WpVote
    Votes 14,023
  • WpPart
    Parts 28
"Hoşça git." dedi tilki. "Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez." Küçük Prens unutmamak için tekrarladı: "Gerçeğin mayası gözle görülmez."