Candyrebb2 adlı kullanıcının Okuma Listesi
3 stories
Kanlı Altın  by Candyrebb2
Candyrebb2
  • WpView
    Reads 20
  • WpVote
    Votes 0
  • WpPart
    Parts 6
"Altın, gümüş, safir, yakut üstleri kirlensede degerlerini kaybetmez " dedi ona sadece baktım susuzluktan kuruyan dudaklarımı aralayıp " peki ben neyim " dedim . Okyanus mavisi gozlerini bana dikip örgülü saçlarını geriye attı . "Sen mi " biraz düşündü "kanla bulanmış yeryüzünün en güzel altinisin ve biliyormusun Medusa senin gibi zeki bir kadın bilmiycekte kim bilecek altın ve toprak ne kadar kana bulanmissa o kadar değerli olur ve senin tüm benliğin kanla kaplı . Athena seni öldürmeden sarayıma gidelim " . ağlayarak ayağa kalktım onu dinlemekten başka çarem yoktu şarap tanrısı olsada o zeusun ogluydu beni Athena ve asaglik Poseidondan koruyacak başka kimse yoktu . " Ablalarim peki " bana bakıp alayla güldü . " Çok sevgili baban onları kendi sarayına aldı Medusa ve seni bana sattı " . Saclarimdaki son yılan da vücudundan ayrıldı tüm yılanlar etrafimdaydi hepsi aynı anda başlarını bana doğru eğdi . canımın acimasina rağmen ayağa kalkmaya devam ettim . " o zaman beni yeni evime götür Dianosos " . 🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍 Medusa ve kız kardeşlerinin laneti birden bire ortadan kalkar . Kız kardesler kaldıkları karanlik magaradan dolayı bunu fark etmezler fakat büyücülük tanrıçası Heka durumu fark eder ve Zeusa haber gonderir . Olimposta Athena ve Poseidon tarafında büyük kavga çıkar . Medusa in babası bakire iki büyük kızını yanına alır ama Medusayi iki çocuğu olduğu için yanına almaz . Medusa in annesi Şarap tanrısına kızını koruması için yalvarir . Karısı tarafından aldatılan Dianosos bu teklifi kabul eder . Zira karısı onu Poseidonun melez oğluyla aldatmistir
Bir Susam Deniz (Düzenleniyor) by siyahvedigerleri
siyahvedigerleri
  • WpView
    Reads 500,509
  • WpVote
    Votes 23,485
  • WpPart
    Parts 46
Ben, Deniz Gürsoy. Yirmi sekiz yıllık kısacık ömrümde sadece bir kez aşık oldum. Kalbim sadece bir kişi için atıyor, bir kişinin yanında hızlanıyor ve ben kalbimle gurur duyuyorum. Aciz bedenimin umutla şekil aldığını ve hayallerle nefes aldığımı şuan anlıyorum. Güneşin hiç doğmayacağını düşündüğüm, zifiri karanlık gecelerde sevdiğim adamın hayalini kurup kendime umut vermek istemesem de aslında kendimden kaçak nasıl hayaller kurduğumu şimdi fark ediyorum. Henüz kavuşamadan ayrılığın yakıcı kollarında savrulmaya başlıyorum ve gözlerim doluyor. Titriyorum. Yüreğim sıkışıyor, sıkışıyor... Onu rahatlatmak için derin bir nefes alıyorum ve sevdiğim adamın kokusu burnuma ulaşıyor. Ah nasıl da aşk kokuyor, nasıl da hayal kokuyor... Merdivenlere adım atan adam, İlker Karali. Nam-ı diğer, kelebek adam. Toprak rengi gözlerini yaşlı gözlerime çevirdiğinde dudaklarında bir gülümseme peyda oluyor ve ben ona bir kez daha aşık oluyorum. Kalbim, göğsümü dövüyor. O kadar hızlı atıyor ki ömrüme yayılacak kalp atışlarının hepsini şuan tükettiğimi ve birazdan öleceğimi hissediyorum. Ölümün soğukluğu boynuma usulca nefesini üflediğinde korkmuyorum. Çünkü biliyorum. Eğer şimdi, şuan kelebek adamıma bakarak ölürsem dünyanın en mutlu insanı olarak öleceğim. Bunun bir rüya olmasından korkuyorum. Aynı zamanda ona dokunursam uyanacağımdan korkuyorum. Bana bir adım daha atan İlker Karali, nam-ı diğer rüya adamım 'Deniz,' diye fısıldıyor ve dalgalanmaya başlıyorum. 'Bu sefer o aptal çocuk olmayacağım. Bu sefer o kıvrımlarda yaşayan her kelebeğe bir hayat da ben vereceğim.'
Kabasakal (Düzenleniyor) by siyahvedigerleri
siyahvedigerleri
  • WpView
    Reads 1,362,964
  • WpVote
    Votes 47,103
  • WpPart
    Parts 72
Yüzünü görmeyeli, kokusunu ciğerlerime doldurmayalı, bal rengi gözlerinde erimeyeli dört gün olmuştu. Dört yüz yıl gibi gelen dört gün... Bakışları kırgın, bakışları hüzünlü, bakışları özlem dolu... Hüznü silip, kırgınlığı onaracak bir cümle kurmak istedim, başaramadım. Kalbim, kalbine kavuşmak istercesine deli gibi atarken tek yapabildiğim nemli gözlerimle ona bakmaktı. Acımızı hafifletebilecek ne söyleyebilirdim ki? Başka adamın tohumları karnımda büyürken ben seni seviyorum, mu? Sevgim, acısını, acımızı silip götürebilecek miydi? Gözlerimizi aynı hizaya getirmek adına diz çöktü. Ellerini dizlerime koyup bana bakarken bende ellerimi hasret kaldığım sakallarına götürdüm. Gözlerini kapattığında derin bir nefes alarak kokusuna divane olan ciğerlerime kokusunu hapsettim. 'Sakallarım bile özledi seni...' diye mırıldandı. Elinin altında titreyen dizlerime baktı. Başını yavaşça eğip diz kapaklarıma birer öpücük kondurdu. 'Yaralısın, parçalanmışsın. Kanıyorsun. Yaralarından, acılarından, kanayan yerlerinden, tüm düşmüşlüklerinden öpüyorum.'