(+18) Bu hikâyede yetişkin unsurlar bulunmaktadır, ona göre okunması önemle duyurulur. ☸️☸️☸️ Karadeniz, adının ağırlığını taşıyordu; siyah ve kudretli. Dalgaları, öfkesini kayalara hesap sorar gibi hırçındı. İçinde tutamadıklarıyla birlikte dışında da savurarak geri topluyor ve içe doğru çekiyordu. Geride bıraktığı göçük, kırılmış ve yıpranmış sessiz bir iz gibi yere tutunuyordu. Ben o göçükte, hayatta kalmaya çalışan son kum tanesiydim. Yaşamla ölüm arasındaki o dar geçitte sıkışıp kalmıştım. Unuttuğum ne varsa hatırladıklarımdan daha ağır bir şekilde üzerime koca bir dalga gibi gelecekti. Bunu ne şimdi savaşırken ne de yaşarken anlayabildim; ben bunu kudretli dalgaların arasında boğulurken anladım. Boğulduğum kara sularda hiç ummadığım bir anda bir el kıyıya doğru çekti beni. Ve ben, o ele tutunarak kalmayı değil, o ele bağlanarak var olmayı seçtim. Karadeniz'in göğsünde sakladığı sırlarla örülü, acı, hayatta kalma ve yeniden doğma üzerine olan bir hikâye. ☸️☸️☸️ ❝Senin gücün Göçmen Kızı, sesinle değil sessizliğinle titretir dünyayı; zira bazı kadınlar bağırmadan da devrim yapar. Ve sen susarak bastığın toprağa, boğulduğun denizlere, yandığın ateşlere ve tüm bu dünyaya adını öfkeyle kazıdın.❞ ☸️☸️☸️

Bazı durumlarda Zümrüt taşı; gizlilik, derin bilgi ve koruma gibi anlamlar taşırmış. Eylül Çulha, değerli bir bilgiyi, devlet sırrını damarlarındaki kanda barındırıyordu. Babasının infazı gerçekleştirildiğinde sıradan hayatı, yok oldu. Sekiz senesi küçük bir depoda, yaşam mücadelesi vererek geçerken eline geçen tek fırsatı kullandı. Küçük bir sinyal hem hayatını hem de onu kurtaracaktı. Ve nitekim de oldu. Eylül Çulha, gizli bir görevin en büyük mücevheriydi. Bu mücevheri saklayacak ve koruyacak tek bir tim vardı. Gökbörü Tim'i, yaşayan ruhsuzlardı. Toprak izlerini saklar, gök nefeslerini gizlerdi. Onların atan kalbi dahi yoktu. Varlığı bilmeyenler yoklukla sınanamazlardı. ❝Size kırk saniye bile vermeyecekler! Size o deli gibi izlediğiniz haberlerde, sosyal medyada yer yok! Sizin adınız, yüzünüz, soyunuz, kanınız yok! Siz, yoksunuz! Biz, yokuz! Bu dağların ardında bir vatan var, bir bayrak var! Kocaman bir ülke var!❞ •••• •Ağır Sevda Serisi 3. Kitap• •Kitap kapağı şahsım tarafından yapılmıştır.• •Yetişkin unsurlar içerir, 18 yaşından küçüklerin okumaması önerilir. Olaylar, olgular, kurumlar ve kuruluşlar tamamen hayal ürünüdür. Bunu bilerek başlanması tavsiye edilir. Keyifli okumalar.•

"Asuman!" Adım onun dilinden yüksek sesle döküldüğünde adımlarım durdu. Omzumun üstünden ona yavaşça döndüğümde bir rüzgâr esti. Ilık meltem yüzümü esir edip giderken Cihangir'in kahvelerinin kenarları beyazdan ala bürünmüştü. "Ben sana yabancı olamayacak kadar karıştım. Senin hikâyen başkasına aitse bile buna izin vermem! Ben sana yar olurum. Sen bana yar olana kadar da beklerim. Ölüme kadar beklesem bile bir kez olsun ah etmem." Bir adım attığında zinciri kaldırıp boynuna astı. Son doğum günü hediyesiydi, bir benzeri bende vardı. "Bu zincir tekrar bana geldi ya, sende bana geleceksin. Ben zaten senden hiç gitmedim, gidemem." •• •Ağır Sevda Serisi 2• •Bu kitapta yetişkin unsurlar bulunmaktadır. Başlayanların dikkatine duyurulur.• •Kitap Kapağı şahsım tarafından tasarlanmıştır.•