In one day, the world succumbed to a pestilence that decimated the living. In its place rose a new species: vicious, gruesome, wandering zombies with an insatiable hunger for the living. Still in her twenties, Cash has watched her friends die, only to walk again. An office worker with few survival skills, she joins up with Clutch, a grizzled Army veteran with PTSD. Together, they flee the city and struggle through the nine circles of hell, with nothing but Clutch's military experience and Cash's determination to live. As they fight to survive in the zombie inferno, they quickly discover that nowhere is safe from the undead...or the living. (100 Days in Deadland is a journey through the first poem in Dante Alighieri's Divine Comedy, the classic tale on the horrors of hell... zombie apocalypse style!) (Note: This is a draft so please excuse any errors. The finished novel is available in paperback, ebook, and audiobook).

Hissiz, acımasız,yakışıklı, güçlü ve zengin. Hepsi kadınlara güvenmeyen Alexander'ı tanımlamak için kullanılabilecek kelimelerdi. Hissiz ise en başı çekerdi çünkü o bütün hislerini rafa kaldırmıştı, ta ki Heaven'ı görene kadar. Kendisine muhtaç bu kız Alexander'ın bütün hayatını ve bütün inançlarını ters yüz edecekti. Peki o ne yapacaktı? Hissetmeyi reddettiği bütün duygulara kendini bırakacak mıydı yoksa herşeyi yıkıp geçip Heaven'ı da kendi fırtınasında boğacak mıydı? Heaven, masum, saf ve kırılgan. Tecrubesisliğiyle Alexander'ın fırtınasına karşı ayakta durabilecek miydi yoksa cennetten gelen bu masum melek o fırtına da yok olup gidecek miydi? Alexander yakıp yıkıp yok eden bir fırtınaysa Heaven bir papatyaydı... Not: Hikaye yetişkin içerik ihtiva edeceğinden rahatsız olacak olanları şimdiden uyarıyorum. - Tüm hakları tarafımca saklıdır. Hiçbir şekilde başka amaçlar için kullanılamaz, çoğaltılamaz ya da ticari amaç güdülerek iznim dışında basılamaz ve başka ortamlarda paylaşılamaz. Daha da dip not: okuduğunu anlayamayanlar ve başlıkları okumayı es geçenler için bu sadece bir ön okumadır!