Bir Türk kızının Güney Koreye gitme hayalini gerçekleştirmesi ve dünyanın bir ucundaki yani uzak doğu dan birine aşık olması... ---- "seni seviyorum" dedim bir yandan elini tutuyorum bir yandan da gözlerinin içine bakıyordum. O ise soğuk kanlılığıyla elini elimden çekip "bana karşı hissettiğin duyguların hiç biri umrumda değil" diyerek elini elimden çekerek gözlerimin içine bakarak yanımdan çekip gitti...

Önümüze gelen bütün engelleri seninle yıka bilirdik. Tapılan deste deste paraları yakabilirdik gözler önünde. Dosdoğru durunca yol alabilirdik seninle. Belki de bir çılgınlık yapıp yoldan tamamen çıkabilirdik. Bazen hakkımız olanları arasak ama daha fazlasını da istemesek mesela... Ya da bize armağan edilen boyunduruğa boynumuzu hiç düşünmeden uzatmasak. Eteklerimizde taşıdığımız, bize yük olan taşlarımız, bir gün olur da dönüşür müydü denizlere? Hani sen bana diyorsun ya gamsızsın diye, ben gamsızsam, sen de başkaldırıcısın o zaman...

Yerin olmadığı bir dünyada uçan şehirlerdeki insanlar, bulutlara dokunmanın hayali ile yaşıyorlar. İnsanlıktan geriye kalanlar, parçalanmış bir geleceğin hatıraları olan karanlık yaratıklar ile mücadele etmek zorundalar. Fakat yaratıklar seni öldürmek istemiyor. Onlar seni seviyorlar. Yanlarında götürmek istiyorlar. Senin de kendilerinden birisi olmanı istiyorlar... Karanlıkta kalma! Işıklar sönerse bir daha geri dönemezsin. Eğer son melodiyi duymaya başlarsan, veda etme zamanı gelmiştir. Ama en önemlisi, asla umudunu kaybetme... Zayen, ailesini karanlığa kaybetmiş bir kız, daha önce benzerini hiç görmediği bir çocukla tanışacak. Başını bir kez daha belaya sokacak ve hayatı kalıcı olarak değişecek. Onunla birlikte dünyayı keşfetmeye, bilinmeyenleri ve yalanları ortaya çıkarmaya hazır mısınız ? Onunla birlikte gülmeye, ağlamaya, heyecanlanmaya ve korkmaya hazır mısınız ? Cevabınız bir tanesine bile evet ise, ilk bölüme davetlisiniz. **Uyarı: Kitabın tüm hakları Saklıdır. Bu haklar bana aittir ve şahsımdan izin almadan yapılan ticari amaç güden paylaşımlar, dağıtımlar veya çoğaltmalar yasaktır**

Hayat, sensiz bir rüzgâr gibi savrulurdu, anlamını yitirmiş bir şarkı gibi eksik, yarım... Sen geldin, varlığınla her şeyi renklendirdin. Zaman seninle daha naif akıyor, dünya seninle daha güzel dönüyor. Ve şimdi, seni kaybetme korkusu içime bir gölge gibi düştü. Öylesine derin, öylesine titretici ki bu his, düşüncesi bile ruhumu sarsıyor. Sen benim en güzel duam, en kıymetli gerçeğimsin. Gözlerine baktığımda huzurun en saf hâlini görüyorum, sesini duyduğumda içimi saran bir bahar esintisi hissediyorum. Seni düşündükçe ruhum ısınıyor, yüzümde istemsiz bir tebessüm beliriyor. Varlığın, kalbimin en büyük şükrü, en derin duası... Ne olur, hep yanımda ol. Elimi bırakma, yolumda ışığım ol. Zamanın ötesinde, kelimelerin sustuğu yerde, sadece sen ve ben olalım. Birlikte, hep...

İntikamın içine hapsolmuş bir aşk. Aşk mı daha güçlüdür intikam mı? Gitmek mi daha zordur kabullenmek mi? Aşkınız için nelere katlanabilirsiniz? Ne kadar fedakâr olabilirsiniz? Peki ya kaderinize yazılmış birinden ne kadar uzağa kaçabilirsiniz? Hele ki o kişinin hayatı ile sizin hayatınız Kördüğüm misali bağlıyken. Merhaba beni sevdiğini sandığım Adam Ya da adam sandığım Yaram. 📌 06.12.2019

🩸Cehennemin Soğuk Haritası ve Ödüllü Öykü Kitabı olan Kanatlarımın Altındaki Rüzgar'ın Yazarından❣️ Gizem- bilim kurgu türündeki bu hikâyede, dehşetin tiz tınısı hız kesmeden devam ediyor. Elinizdeki kitap soluklanmanıza bir an bile müsaade etmeden sizi gizemli varlıkların kalp atışlarını duyumsayacağınız ve peşini bırakmayacağınız gizem dolu bir yolculuğun içerisine davet ediyor. Geçmiş, pusuda beklesede hiçbir zaman kaybolmaz. Daima, karanlık bir gölge gibi, insanı takip eder. Fırsatını bulduĝu ilk anda ise keskin pençelerini ruhunuza geçirir. Peki ya geçmişten gelen bu gölge, bir canavarın nefesini ve pençelerini taşıyorsa ne olur ? Ölüm kapınızı tırmalar ve bulduĝu ilk açıklıktan içeriye sızar. "Dünya artık bildiğiniz gibi değil, hava yaratıkların leş kokan nefesine doymuş, sokaklar yaratıkların pençelerinden ve dişlerinden akan masum insanların kanına boyanmış durumda!" "Ölümün peşimdeki yüzü aydınlanmış ve bedenimi parçalayacak dişleri, çığlıklarını serbest bırakmak için aralanmıştı." "...yüzündeki aşk kırmızısı tebessüm önce soldu, sonra acının kırmızısının süslediği hıçkırıkların siyahına boyandı." "Kadının bir damla sesi kalbindeki özlem okyanusunda büyük bir tsunamiye sebep olmuştu... Kalbinden boğazına doğru taşan dalgalar, kadının adını haykırmak isterken nefesini kesmişti." "Ölüm hiç bu kadar cazip gelmemiş, yaşamak hiç bu kadar acı vermemişti." "Ölümden, ölümümden kaçmalıydım." ✓ Romanın bitmiş hali noter tarafından tastiklenmiştir. ✓ Izinsiz paylaşılması ya da çalınması durumda yasal işlem başlatmaktan çekinmem.

Zıt kutuplar birbirini çekerdi, onların arasındaki çekim de tam olarak buydu... Genç kız "Küçük şeylerle mutlu olmayı bilmelisin" dedi. Delikanlı "Mutluluk denilen şey sadece bir aldatmacadır" diyerek cevap verdi. Genç kız mutlu olmaktan vaz geçmedi, delikanlı mutluluğa direndi... Bu hikaye, küçük dokunuşların büyük etkilerine inanan genç bir kızın, küçük dokunuşların büyük yıkımları olduğunu savunan bir delikanlıya karşı verdiği mücadelesini konu alıyor. Buyurun efendim, sizi kitabımızın sayfalarında ağırlayalım...