Okumayı planlıyorum;
52 stories
NEDAMET by muhayyell_
muhayyell_
  • WpView
    Reads 40,092
  • WpVote
    Votes 4,231
  • WpPart
    Parts 18
Bahar, "Keşke şu an sana sarılabilseydim." diye fısıldadı göz yaşlarının arasında, kömür gözlerini sevdiği kahvelerle buluştururken... Fısıltısını duymuştu Serdar. Öfkesi bir anda sönüp kül olurken şaşkınlığı arşa çıkmıştı. Yutkunup nefesini kontrol altına almaya çalıştı önce. Ellerini arkasında birleştirip kendine engel olmak istedi hal diliyle. Çünkü şu durumda Bahar'ın isteğine karşı onu tutan tek şey Allah'ın rızasıydı. ~~~~ Yıllar önce yanlış adamı seçmenin bedelini, bugün baba evine elinde küçük bir çocukla dönmek zorunda kalarak ödüyordu Bahar. Komşularının oğlu Serdar'la değil de, doğrusunun bu olduğuna inandığı adamla evlenerek en büyük hatayı yapmıştı zamanında. Şimdi nedamet vaktiydi genç kadın için, şimdi maziye dönme vaktiydi... Giderken son gördüğü de, döndüğünde ilk bulduğu da yine Serdar olacaktı. Artık savaş pilotu olan binbaşı Çelebi'ydi o...
Turuncu Balonlar & Sonsuz Yalanlar  by cakltasi
cakltasi
  • WpView
    Reads 266,551
  • WpVote
    Votes 19,896
  • WpPart
    Parts 64
Bir kere daha başımı geri yatıracak büyüklükte bir kahkaha attım ve omuzlarımdan sıyrılan montu tutmak için bir hamle yaptım. Bir şemsiyenin altında, artık o kadar da yabancı olmayan bir yabancının kapkara gözlerine bakarken derin bir nefes aldım. "Peki Aladağların Turan'ı. O zaman, benim hakkımda bilmen gereken ikinci şeyi açıklıyorum." Turan çenesini havalandırıp gözlerini kıstı. "Gönder gelsin." Şemsiyeyi başımızın üzerinden çekip kapattım ve ikimizi de tatlı ama epey güçlü yağan bir yağmura hapsettim. "Bana gölge eden, hiçbir şeyden hoşlanmam." Uyarım açıktı. Oldukça da net. Mevzunun şemsiye olmadığını anlayacak bir adama bu cümleyi kurduğumu biliyordum. Üzerinde yalnızca gömlekle dururken ve o gömlek saniyeler içinde ıslanırken göz temasımızı kesmemek için olası manzaramı elimin tersiyle ittim. Turan yavaşça gülümsedi ve bir kez başını eğdi. Caddede, nereden geldiğini bilmediğim, piyanoya eşlik eden bir erkek sesi vardı. Üzerimizden en sevdiğim bahar yağmurları akıp giderken, Turan elimi bırakmadan yürümeye devam etti. Biliyordum. Bu anı, bu yağmuru, bu şarkıyı hiçbir zaman unutmayacaktım. Sen yanımdayken O tozlu yollar aşka gider Ah sen, Sonunuzu yazsan inan dayanamam ölürüm ben.
SESSİZLİĞİN ARDINDAN by incompatiblewriter
incompatiblewriter
  • WpView
    Reads 1,207,428
  • WpVote
    Votes 78,471
  • WpPart
    Parts 53
Kader, saatin ibresini hayatımın ortasına sapladı. Zaman durdu, zaman aktı, zaman kayboldu. Sustum, konuşturdular. Konuştum, susturmaya çalıştılar. Dilime vurulan paslı prangaları kırılan tırnaklarımla açtım, parçaladım. Parçaladığım her prangayı, beni susturmaya çalışanların dudaklarına taktım. Ortada bir ateş vardı; yakan bendim, yanan bendim. Ortada bir deniz vardı; sönen bendim, ölen bendim. Ortada bir oyun vardı; şah bendim, piyon bendim. Ortada bir sevda vardı; yıkan bendim, döken bendim. Yüzüme baktı; dudaklarıma, elmacık kemiklerime, burnuma, gözlerime. En çok gözlerime baktı, öyle derin baktı ki; cenneti gördüğünü düşündüm. "Kadere çok kızgınım," dedi gözlerimdeki bakışlarını çekmeden. "Seni bana üç yıl önce verip, üç dakika sonra aldığı için çok kızgınım." Not: Sessizliğin Ardından isimli ilk hikâyedir. Bölümler her çarşamba günü yayımlanmaktadır. 19.01.2023
GİRAY by servestizm
servestizm
  • WpView
    Reads 1,862,451
  • WpVote
    Votes 122,725
  • WpPart
    Parts 53
"Saçların uzunmuş.." dedi ama tereddütü epey açıktı adamın. Ama bugün denilenden sonra yanlış anladı kız, adamın bundan rahatsız olduğunu düşündü nedense, daha yeni görüyordu Giray saçının hepsini. Tam olarak olmasa da düğünleri bile olmuşken saçını açmaktan çekinmemesi gerektiğini düşünmüştü, helaldi artık sonuçta... Aynadan onunla göz göze gelince sordu aynı tereddütle, "Keseyim mi yani?" Giray kaşlarını çattı kızın tavrıyla, ilk tanıştıklarında her lafıyla bir kasırga koparacak kadar kesin olan Dilrûba artık her daim kırılgandı.. Artık evli olduklarında, kocası sıfatı taşıdığından mıydı bu tavrı? Bazen düşünüyordu, ona yardım edeyim derken bastırmış, ya da ezmiş miydi hiç? Boyun eğmeye mahkum mu hissettirmişti? Düşündüğüyle kendine olan öfkesini atamadan sordu kıza, "Niye kesecekmişsin?" "Dökülür belki. Aynı odada olacağız ya.." yutkundu, boğazını tazeledi ama sözlerini tazeleyemedi, ne diyecekti ki? Bilemedi Dilrûba.. "Dağılır her yere." Giray rahatsız olurdu belki kendisinden parçaları her yerde görürse.. Onun konuyu açmamasını uzun bir süre aynı odada kalacaklarına yormuştu çünkü.. Gözlerini kızdan ayırmadan yaklaştı Giray. Bakışları onun uzun saçlarını okşasa da eli çekindi, mahrum kaldı bu tatlı zevkten, "Dökülsün.." dedi yumuşakça, Ben toplarım senin ardından.' dedi içinden, 'Bir de saklarım, kimseler göremez, benim mahremim olur..' 'Senin gibi...' Saçlarını tutarak hafifçe tebessüm etti Dilrûba, "Salık gezmem o zaman, fazla dökülmez.." dedi ama saç değildi tam olarak kastettiği. Hayatında bana dair pek bir iz bırakmam, rahatsız, olmazsın diyordu.. Şu akşamdan itibaren herkes biliyordu evli olduklarını... O yüzden sanki iki gün önce değil de şimdi kıyılmış gibiydi nikâhları.. Öyle hissediyordu. "İstediğin gibi gez, nasıl rahat eder, nasıl istersen.."
İZAE by LaGoccia
LaGoccia
  • WpView
    Reads 75,839
  • WpVote
    Votes 3,598
  • WpPart
    Parts 25
"İstediğin her vakit seninle seks yaparım, ama asla sevişmeyeceğim," demişti birkaç saat önce koluna takıp nikah masasında 'evet' dediği kadın Mehmet'e. "Sevişmek, sevmekten türemiştir Mehmet. Biz birbirimizi sevmiyoruz. Ben zorlandım bu evliliğe, senin sebebini bilmiyorum. Ve inan, merak da etmiyorum." Elini, yanağını okşar gibi hafifçe hareket ettirdi Zeynep. Sonra işaret parmağının ucunu hafifçe şakağından çenesine, oradan boynuna doğru kaydırdı. Gözlerinde alaycı parıltılar oynaşırken, parmak ucunu şah damarının üzerinde gezdirdi. Bu hareketle Mehmet yutkundu, adem elması hareket etti. Kontrolünü kaybediyordu. Zeynep parmağını, adem elmasının üzerinde gezdirmeye başlamıştı ki yeniden kısık sesiyle konuşmaya başladı. Bu ses tonu, Mehmet'in başına bela olacaktı. *** Babalarının zorlamasıyla birleşen iki hayat. Zeynep'in güzelliği ve sözleriyle büyülenmiş bir adamın aşka adım adım yaklaşırken, yürüdüğü ince patikada öfkeden ziyade uysal bir kabullenişle hedefe ilerlemesinin hikayesi. Yelkenleri ilk suya indiren Mehmet'in, Zeynep'in sadece bedenine değil kalbine de karışmak için aldığı nefes sesleriyle kulaklarımızı dolduracak bir öykü. Zaman zaman Zeynep'in fırça darbelerinde hayat bulacak bir vazgeçiş olacak belki de hissettiklerimiz. Aşkı hissedecek, sevgiyle ödüllendirilecek ham bedenlerin olgunlaşmasına an be an şahit olacağımız bir masala hoş geldiniz. İZAE; ışık verme anlamında kullanılır.
SON DÜDÜK by authornarinay
authornarinay
  • WpView
    Reads 85,653
  • WpVote
    Votes 7,424
  • WpPart
    Parts 28
Dokuz branşta faaliyet gösteren Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Başkanlık pozisyonunda gözü olan, her spor dalına yoğun bir tutkuyla bağlı olan Elfida Morya, hedefine doğru emin adımlarla ilerlerken adımlarını sekteye uğratacak biriyle tanışır. Fenerbahçe Erkek Futbol Takımı'nın genç yıldızlarından Akın Yıldırım ile yolları kesişen Elfida, elinde tuttuğu meşale ile adımlarını daha sert basarak zirveye mi ulaşacak yoksa duygularındaki kırılmalara kapılarak hedefinden uzaklaşmayı mı seçecek? Elfida Morya çubuklu formaya olan aşkını nereye kadar yükseltebilecek? Kapak çalışması için dazlakkilicinsahibesi'ne çok teşekkür ediyorum 💛💙
AZAZİLİN İNİ by ebyide
ebyide
  • WpView
    Reads 754,920
  • WpVote
    Votes 49,313
  • WpPart
    Parts 17
Tesadüfün üç kurşunu vardır. İlk ikisinden kaçsan bile üçüncüsü tarafından vuruluyorsan, kaderin orada yeniden yazılıyordur. Bazen isabet eden bir kurşun, sıyıran iki kurşunun açabileceği darbeden fazlasını tek seferde açıp, hiç edebilir emeklerini ve kaderin doğan güneşi yakabilir tenini. Belçin Darya Tekin, bir gece vakti her zaman bildiği yollardan geçerken sonunun farklı olacağından, o gece kayan bir yıldızın tesadüfün ateşini yakacağından habersizdi. Hazar Cihangir Soykan, bir gece vakti ilk kez bilmediği yollardan geçerken sonunun aynı olacağından, o gece kayan bir yıldızın yaktığı tesadüf ateşinin onun ocağında söneceğinden habersizdi. Azazilin ini o gece Azazel'in kalbinde, bir kapının arkasında gizliydi. Belçin Darya, kuzeni ile eğlenmek için çıktığı gece o kapıyı aralamak ve ardındaki yabancıya yardım etmek zorunda kalırken, çevresi tarafından umutsuz gözlerle bakılan kaderi bir çift göze değince değişecekti. Hazar Cihangir Soykan'ın yolları, Belçin Darya'ya çıktı; denizde olmayan iz, onun gözlerinde saklıydı. Bir gece vakti kader yeniden yazıldı, gündüz tesadüfle yazılanı kabul etti.
AHZAR by izgocean
izgocean
  • WpView
    Reads 3,315,002
  • WpVote
    Votes 171,421
  • WpPart
    Parts 42
Zorluklarla ayakta kaldığı hayatında bir de bursla kazandığı üniversitesini ilerletmeye çalışan Yağmur, hayatının en büyük pişmanlığını yaptı... Birine aşık oldu. O adam ondan sadece kalbini almadı... ama geride yalnızca pişmanlıklar kaldı. Peki yıllar sonra, bir anda karşılaştıklarında; her şey hâlâ aynı mıydı? *
GÖKYÜZÜ ATLASI by caylakmatmazel
caylakmatmazel
  • WpView
    Reads 354,494
  • WpVote
    Votes 22,124
  • WpPart
    Parts 36
Tam arabama ilerlerken durdum bir anda. Kapıyı açmaya çalışan elim havada kaldığında kırgınlığı üzerime geçirmiştim bir hırka gibi. Dik duruşlu Ahu bir köşeye çekilirken geride sadece çıplak bir ben kalmıştım. '' Asla affetmeyeceğim seni.'' dedim değişen sesim gözyaşlarımı ele verirken. '' Lisedeki Ahu'yu hayal kırıklığına uğrattığın için, tüm kalbimle kurduğum hayallerimi yıktığın ve de en önemlisi benden ailemi aldığın için. Bugünü unutma Yavuz Derman. Bu otoparkı unutma. '' Derin bir nefes aldım. Ciğerlerime ulaşmamıştı lakin bana yaşadığımı hissettirmişti. Buradan çıkıp gittiğimde hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Bu sebeple içimde kalmasını istemediğim sözler vardı. Durmadım. Dilimdeki zehiri Yavuz Derman'a saldım. '' Bugün aramızdaki iki köprüden birini yıkıp attım. Attın. Tek bir bağımız kaldı, Yavuz Derman. Atlas. Ama bugün bana bu yaşatacaklarını bilsem seninle hiç evlenmemeyi dilerdim biliyor musun? En azından umutlarımın katili sen olmazdın. Bir köşede benimle çürür giderlerdi. Böylesine güzel bir çocuğun annesi olduğum için hep gurur duyacağım kendimle. Ama biliyor musun ona hiç hamile kalmamayı dilerdim. Böylece tamamen biterdin benim için. Umarım günün birinde hayatına; göz yaşlarına kıyamayacağın, senden kıymet görecek, kendinden bile sakınacağın bir kadın girer. Sen benim kendime yaptığım en büyük yanlışsın Yavuz Derman Karaca. '' Tek bir kelime etmedi. Sessizlik, gürültüyü öldürüyordu. ''Hoşça kal. ''
BÜLBÜL by papatyakorusu
papatyakorusu
  • WpView
    Reads 187,407
  • WpVote
    Votes 15,749
  • WpPart
    Parts 23
*avareyim,asudeyim,yorgunum bilmiyorum,neden sana vurgunum? -bir mahalle hikâyesi- 18/05/2023 " Dökme yüzünü." dedi. Yüzüne vuran kızıl ateşlere bakarken gözlerinde kararlı bir ifade vardı. Kurşuni bulutlar, karşıdaki binaların silüetlerin üzerine yığılmışlardı ve akşamın alacasına güneşin son kızıllıkları karışıyordu. Hafif bir rüzgâr çıkmıştı. Sesi, bulanıklıktan uzak, net ve kendinden emindi. Hiç tereddütleri olmamıştı zaten. Şimdi oturduğumuz bu tenhalıkta, gözleri yerdeki ateşin kızıllığındayken düşen yüzümü, incinen kalbimi nasıl fark etmiş, nasıl sezmişti bilemiyordum. Beni şaşırtmaya devam ediyordu. Kemikli yüzündeki kararlı ifadeye baktım. Gözleri ateşten uzaklaşıp bana döndüğünde yanağında şimdi sakalların gizlediği yara izini ve sebebini düşünüyordum. Yaralar her zaman görünür değildi, olamazdı ama sanki onun yaraları gördüğümden daha derinlerde bir yerlerde gibi geliyordu bana. Gözleri, uysal bir kuştan uzak, gelip gözlerime ilişti. Bakışları karanlık bir orman gibiydi ama tekinsiz değildi. Alaz alaz bir ifade vardı. Hummalı, sert ve kendinden emindi. Kaşlarının arasındaki çukurlar inen akşamla karanlık çizgilere dönmüştü. Garip bir şekilde yanında kendimi hiç olmadığı ölçüde güvende hissettiğimi fark ediyordum. Bana bakarken gözünü bile kırpmıyor, bakışlarındaki bir şey beni gözlerimi kaçırmaya hatta buradan çıkıp ardıma bile bakmadan kaçmaya zorluyordu. Ama direniyordum. Ne gözlerimi mızrak gibi saplanan bakışlarından çekebiliyordum ne de koşup uzaklaşmaya derman bulabiliyordum. " Dökmedim." dedim inkar ederek, az önceki sözünü esasında kendime hatırlatmak için. Elindeki uzun çubukla ateşi karıştırırken tüylerimi diken diken eden ifadesini de çekip almıştı üzerimden. " Döktün. Ama sen yine de dökme yüzünü. O yüz, dökülecek yüzlerden değil."