1
10 stories
SAKA VE SANRI(Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
Maral_Atmc6
  • WpView
    Reads 35,880,434
  • WpVote
    Votes 1,598,892
  • WpPart
    Parts 58
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle evlenmek mümkün müydü? Gerçekten nikâhta bile sahtekârlık yapılabilir miydi? Başına gelene kadar Bige Saka bunun mümkün olduğunu sanmıyordu. İlk görüşte aşktı onunkisi, bu yüzden âşık olması ve duygularına yenik düşüp evlenmesi çok hızlı olmuştu. Evlendiği gün sevgilisinin bir dolandırıcı olduğunu öğrenmişti. Üstelik zaten evliydi ve başka bir adamın adını, soyadını, kimliğini hatta gerçeğinden ayırt edilemeyecek imzasını kullanarak Bige'yi evlendiklerine inandırmaya çalışmıştı. Son ana kadar Bige bu gerçeği görememişti. Peki, nikâh cüzdanında adı geçen gerçek Karun Kalender kimdi? Evlendiğinden haberi var mıydı? Böyle bir durumda nikâh geçersiz sayılırdı değil mi? "Ne demek nikâh geçerli?" Şaşkına dönmüş bir halde avukata bakıyordum. Benden haberi bile olmayan bir adamın karısı olduğumu mu savunuyordu? "Üzgünüm Bige Hanım," dediğinde olağan bir şeyden bahseder gibi sakindi. "Nikâh memuruna kadar her şey gerçek. Eski sevgiliniz Serhat Bey ile o masaya oturduğunuzu doğrulayacak hiç görgü tanığınız yok. Bu nikâhın başka bir adamın kimliğini kullanarak kıyıldığına dair hiçbir kanıtınız yok. Böyle bir durumda yapılacak en mantıklı şey Karun Bey'i bulmak ve ona olanları anlatıp boşanma evraklarını imzalatmak." Bu adam ne dediğinin farkında mı? Bahsi geçen adamın benden haberi bile yoktu. Karşısına geçip ona ne diyeceğim? Senin ruhun bile duymadan evlendik hadi şimdi de boşanalım mı? Bu koskoca bir saçmalıktı!
ASENA by denizmavisii22
denizmavisii22
  • WpView
    Reads 5,719,322
  • WpVote
    Votes 226,684
  • WpPart
    Parts 87
Göz göze geldiği tüm erkekleri etkisi altına alabileceği halde, o bir tek kişide tutuklu kalmıştı. Göz göze geldikleri her anda onu etkisi altına alan tek kişiye. Nevra Asena Karahan, vatan aşkıyla yanıp tutuşan bir adama kapılmıştı. Bilmediği şeyse aynı şekilde Kağan Akıncı'nın da ona kapılmasıydı. Kağan Akıncı onun için bir milattı. Sıradan olan hayatını alt üst eden bir milat. Babasının Asena'sı, annesinin Nevra'sıydı o. O adı gibi bir Asena'ydı. Tam bir dişi kurt. Öncesinde sadece Asena'yken, şimdi kalbinde Kağan'ı taşıyan bir Asena'ydı. * * * * * * * * * * Büyük kayanın arkasına yaslanarak elindeki silahını yavaşça yere koydu ve kulağındaki telefona dikkat kesildi. Yaklaşık 9 gündür ilk defa çekiyordu telefonu. "Oralar nasıl? Güzel mi?" Telefonun ucundan kızın naif ama alaycı sesi çıkınca gözlerini kısarak ciddiyetle çevresine baktı. Dağın başında onlar tarafından elleri ve ayakları bağlanmış bir kaç terörist. Tiksinerek diğer tarafa baktı. Askerlerinin bir kısmı yorgunluktan yere serilmiş bir şekilde yatarken, Fırat ve bir kaç kişi gülerek muhabbet ediyorlardı. "Hayır" Karşı taraftan ses gelmezken sanki kız 'neden' diye sormuş gibi, özlemle iç çekti ve "sen yoksun" diye fısıldadı.
KÜÇÜK YALANCI (DOKUZ YAYINLARI İLE RAFLARDA) by msmarvi
msmarvi
  • WpView
    Reads 15,188,167
  • WpVote
    Votes 172,041
  • WpPart
    Parts 39
Koca sema, diz çöktü gözlerine. Ay bembeyaz parlak tenin yanında soluk kaldı, yıldızlar gökyüzü kadar karanlık olan saçlara meydan okudu. Bulutlar ağladı, yağmur selam verdi kanlı ellere. Kalplere sis çöktü, güller boyun büktü üzerinden çıkmayan kan kokusuna. Ve dinledi toprak sözlerini. "Saçların kadar uzun ve güzel olsun ömrün Küçük Yalancı." Dedi adam, ama kesti kadının saçlarını kendi elleriyle, kıydı sevdiğinin ömrüne. "Hiçbir yere gitmeyeceğim sevgilim..." Dedi kadın, ama tutmadı sözünü, kıydı sevdiğinin aşkına. Sevdiği kadınları bir bir kaybeden acımasız katil, Akın Korel. Sevgiden yoksun kurak bir kalp ve o kalpte açan beyaz bir papatya. Kendi döktüğü göz yaşlarıyla büyüdü, getirdi baharı. Kimse fark etmedi onu. Güllere ulaşılmak isteyenlerce ezildi, yine döktü göz yaşlarını. Adam fark etti solan papatyayı, aldı ellerine. Ama öldü beyaz papatya. Muhteşem bir koku sardı etrafı. Ölü bir çiçek hiç böyle güzel kokar mıydı? Yaşadığını sandı, sevindi adam. Ama bilmiyordu papatyaların ölünce koktuğunu. Öğrendiğinde ise artık çok geçti...
DüşmaN by D_Tgbaa
D_Tgbaa
  • WpView
    Reads 387,718
  • WpVote
    Votes 15,703
  • WpPart
    Parts 43
Düşman... Düşmanın kardeşi... Tehlikeli ve bir o kadar da imkansız... >>>> Elini kalbinin üzerine götürdü. "Kalbim sana düşman.Aklım, fikrim, duygularım, ruhum sana düşman.Sen benim düşmanımsın ve ben düşmanıma aşığım." dedi acı çeken bir sesle yavaşça. Gözlerine baktım uzunca.Kalbimde esen fırtınalar tüm vücuduma yayılıyordu.Parçalanacak parçam kalmamışken ben hala parçalanıyordum.
İÇİNDE BİR SEN by binnurnigiz
binnurnigiz
  • WpView
    Reads 55,725,283
  • WpVote
    Votes 1,674,900
  • WpPart
    Parts 59
Sen hiç bir kitap karakterine âşık oldun mu? O, oldu. Asıl tuhaf olan ise... Kitap karakteri de ona âşık olmuştu. "O gece bir kitapla tanıştım. Kaderime giden yolda bana rehber olacak bir kitapla." (DÜZENLENİYOR.) © Tüm Hakları Saklıdır! ©
KİMSESİZLER MATEMİ. by matmazelhayalleri
matmazelhayalleri
  • WpView
    Reads 13,837,947
  • WpVote
    Votes 894,692
  • WpPart
    Parts 69
Safir Mila Safkan, şu an olduğu yaşından çok daha ufakken, hayatının taşlarını yerinden oynatan bir olay yaşar ve kendini ansızın, yetimhanenin soğuk duvarları arasında kimsesiz bulur. Sahip olduğu şeyler, her ne yaşarsa yaşasın iyi kalan kalbi ve tutkuyla bağlı olduğu dansıdır. Kalbi yalnızca bir tek şey için, bale için çarpar. Ta ki ikincisini bulana kadar. Hazer Han'ı. Dans seçmelerine gittiğinde, kendisini seçen bu adamın gözetimi altında dans etmeye, müzikali kazanma hedefiyle bir kelebek gibi kanat çırpmaya başlar. Fakat, sahip olmayı istediği tüm bu başarıların yanında, ona başka bir hediye kılınmıştı. Aşk. Kendi kalbi kadar hassas, nazik bir kalp, Mila'ya yaklaştığında, bu zamana kadar koruduğu tüm savunmaları yavaşça yerle bir olur ve aşk, arzuyla, bedeninde dans eder. •yetişkin içerikli sahneler mevcuttur•
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
Maral_Atmc6
  • WpView
    Reads 9,190,899
  • WpVote
    Votes 722,806
  • WpPart
    Parts 72
Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti. Tüm bunları ne bozabilirdi ki? Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi. *** "Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi. "Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön." "O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor." "Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor." "Bunu inanarak söylemiyorsun." "Tabii ki inanarak söylemiyorum." Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum." Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.
ÖTANAZİ OKULU(Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
Maral_Atmc6
  • WpView
    Reads 7,819,100
  • WpVote
    Votes 192,918
  • WpPart
    Parts 18
Dilsiz bir kızın kalbi tüm kötülükleri kendisine çekiyordu. Hiçbir kalp bu kadar değerli olmamıştır. Yeşil, Ötanazi Okulu'na sürgün edildiğinde o yıllarda henüz bir çocuktu. Öz babasının onu nasıl bir yere mahkûm ettiğini bile bilmiyordu. Ötanazi Okulu, Amerika Birleşik Devletleri'ne bağlı olan Alaska'da açılmış karanlık bir okuldu. Bildiğiniz tüm o okulları unutun çünkü Ötanazi Okulunda öğretmenler ders vermiyordu. Her biri kendi dalında uzman bilimcilerdi ve oradaki amaçları bir okul dolusu öğrencinin üzerinde deneyler yapmaktı. Öğrenciler ise sıradan öğrenciler değildi çünkü her biri idam cezası almış mahkûmlardı. Okul onları satın alarak kendi deneylerinde kullanan karanlık bir girdaptan farklı değildi. Bir kez içine girince çıkmak mümkün değildi. Yeşil tüm o tehlikeli mahkûmların içinde göğsünde değerli bir kalple yaşamak zorundaydı. Herkes onun kalbini isterken kurtların içine atılmış bir kuzudan farklı değildi. Kalbini isteyenlerden biri de öz babasıydı. Babasının onun kalbi için okula tehlikeli bir suikastçı göndermesiyle, belki de tüm ezberler bozulmaya başlamıştı. Avcı'da her zaman bu kadar acımasız değildi. Özellikle ateşten kızıl saçları olan ve bir katile gülümseyen hasta bir kadını tanıyana kadar. Şimdi karar verme sırası ondaydı. Avını öldürmeli mi, yoksa korumalı mı? Sayfalar üzerinde konuştuğu bu dilsiz kadınla tam olarak ne yapmalıydı? "Kadın kandan korkuyordu, adam ise kan kokuyordu. Şimdi sen söyle; böyle bir durumda kadın özleyebilir mi ölüm kokan bir adamı?" dedim. "Kadın aptaldı adam ise kadına kör. Şimdi sen cevap ver; her şeye, herkese ve özellikle küçük bir kadına kör olan bir adam bekleyebilir mi kadın tarafından özlenmeyi?" diyerek bana cevap verdi.
Mürekkebe Boyanan Sardunya | Raflarda by SumeyyeDemirkan
SumeyyeDemirkan
  • WpView
    Reads 11,886,345
  • WpVote
    Votes 755,042
  • WpPart
    Parts 64
Sevgi acıtır, öp yaralarımdan belki sana da bulaşır.
İzmir Çetesi by -GoGoTomaGo-
-GoGoTomaGo-
  • WpView
    Reads 151,292
  • WpVote
    Votes 8,455
  • WpPart
    Parts 33
Evet, annemin evlenmesiyle babamın yanına, İzmir'e taşındım. Evet, hayatımın en güzel günlerini burada geçireceğimden habersizdim. Evet, hikaye çok klasik. En azından benim için, üç kafadarla tanışana kadar. Suratsız ve huysuz 'Buzlar Prensi' Mehmet, Üşenmeye bile üşenen, aşk adamı 'Akl-ı Selim' Selim, Genç kızların sevgilisi, atarlı 'Behlül Kaçar' Cenk. Bu üç koca çocuğun hayatıma girmesiyle, adını ilk defa duyduğum bir çeteye, VIP olarak katılacaktım. İzmir Çetesi'ne.