İntikamın esiri olmuş biri en fazla ne kaybedebilirdi?

"Bir kahin olmak, geleceği görmekten fazlasıdır. Gerçek yolculuk, insanın kendi içinde başlar." Stefhany, hayalleri ve inançları peşinde koşan genç bir kızdı. Öğretmeninin büyüleyici masalları, onun içinde kahinliğe dair bir kıvılcım yaktı. Bu kıvılcım, bir gün gelen kabul mektubuyla alevlendi ve Stefhany'i hayatını tamamen değiştirecek bir yolculuğa çıkmaya zorladı. Yeni dünyası, yalnızca kehanet yetenekleri kazanmakla kalmayıp, hayatın acımasız gerçeklerini de yüzüne çarptı. Her fedakarlık bir bedel gerektiriyordu, ve Stefhany, bu bedelleri ödemeye hazır mıydı? Ancak genç öğrencimizin bilmediği bir şey vardı: içinde uyuyan büyük bir güç. Kraliçe Agatha, Stefhany'nin potansiyelini fark etti ve bu güce inanmaya zorladı. Ama büyük bir gücün taşıdığı sorumluluk, Stefhany'i yaşamının en zor kararlarıyla karşı karşıya bıraktı. Hayallerin peşinden gitmek, fedakarlık yapmayı gerektirir. Peki, ardında bıraktıkları buna değecek mi? "Kendi kaderine yön verme gücünü arayan bir kahin adayının büyüleyici hikayesi. Fedakarlık, güç ve cesaretin dokunaklı bir portresi."

Marvel ile ilgili eğlenceli bir anket yapıyorum. Katılmak isteyenler içeri alayım. Kapak tasarımı bana aittir. Soruları cevaplaken zevk almanız dileğiyle <3

Lavinya adlı kızı çok güzel seven anonim ama Lavinya ölüm çiçeği bunu hesaba katmayan bir anonim. Klişe olmayan bir o kadar da duygusal olan bir hikaye. Sıkıldığınızda okuyabiliceğiniz kısa bir hikaye

Hepimizin hayatından ufak tefek şeyler

Dışı günlük güneşlik bir yaz mevsimi;içi sonbahar eylül,ekim, kasımda dalından intihar eden yaprak misali olanlara..

Şöyle düşünün Primrose seçilseydi ablası Katniss buna engel olamasaydı.Primrose Everdeen'in seçildiğini duyar duymaz bayılsaydı ve onun için gönüllü olabilecek kimse kalmasaydı.Şimdiki haracımız:PRİMROSE EVERDEEN

Sır#1#Işıklar söndü,alevler parlamaya başladı.Her şeyin bitmesi için bir kıvılcım yetecekti... "Nefes almıyor." Ellerim kana bulanmış bir şekilde öylece duruyordum.Midem bulanıyordu,kafamda sinir bozucu bir uğultu vardı. "Orada öylece oturamazsın,gömmeyecek miyiz?" Sinirli,tanıdık bir ses kulaklarıma ulaştığında algılamakta zorluk çektim.Katil olduğuma inanmak istemiyordum...hayatımın geri kalanını bu vicdan azabıyla geçirmek istemiyordum. "Hayır...hayır öyle olmayacak.Gidip teslim olacağım,bu...bu kadardı.Her şey bu kadardı Mark.Ben bir katilim,bu...buna dayanamıyorum" Ayağa kalktım.Başımda inanılmaz bir ağrı vardı,kafama bin bıçak saplanıyor gibiydi.Elimdeki kanları yanımdaki ağaca sürttüm ve toparlandım. "Gidemezsin."Kolumdan sarstığı gibi yere düştüm,başımdaki ağrı bin katına çıkmıştı. "Yanlışıkla oldu...yanlışıkla oldu,değil mi?Suçlu değilsin.Şimdi onu gömelim ve ilk uçakta Florida'ya gidelim.Bizi bulamazlar...lütfen...beni bırakma." Kollarımı ona sardığımda gücünü toplayıp beni kucağına aldı.Ağaçlardaki böceklerin uğultularından ne dediğini tam anlamıyordum ama bazılarını duyuyordum. "Tamam....tamam şimdi gidiyoruz.Sen arabada bekleyeceksin.Ben halledip geliyorum.Sabah Florida'da olacağız.Iyi olacaksın,söz veriyorum." Beni arabanın soğuk koltuğuna bırakıp gidişini izledim.1 kaç metre uzağımdaydı,bundan emindim. Sonra kabus gibi olan gece beni parçalamaya devam etti...Araba...araba çalışmaya başlamıştı.Kim veya ne olduğunu tam olarak anlayamıyordum.Bedenim uyuşmaya ve titremeye başladı.Kendimi toparlamaya çalıştığımda buraya doğru çığlık çığlığa koştuğunu görebiliyordum... "Maria!"

Karanlık ve esrarengiz bir kasabada doğan iki bebeğin soylarından gelen mistik cadı güçleri kasabalıların işlerini ters götürür. Çocukların cadı güçleri olduğunu öğrenen kasaba halkı bir gece vakti, annelerini zorla alıkoyarak halkın önünde diri diri yakmışlardır. Çocuklar ,annelerinin intikamını almak için kasabalıları hasta edip kendi kendini öldürecek çok güçlü bir büyü yaparak kasabayı terkedip bambaşka bir dünyaya gitmişlerdir. Bu yer sadece normal insanların olduğu bir yer, Los Angeles...