Çiçeklerim🌹🌺🏵️💮🌸💐🌼🌷🌻
11 historias
Vurdu ve AŞK! (KİTAP OLDU) por beeyzz
Vurdu ve AŞK! (KİTAP OLDU)
beeyzz
  • LECTURAS 15,444,764
  • Votos 660,098
  • Partes 64
Sinan Tümer; başarılı, insanın içini eriten ses tonu ve kusursuz diksiyonu olan bir spor spikeridir. Yurt dışında çalıştığı kanalda Beşiktaş'ına laf ettiği için canlı yayına gelen konuğuna kafa atıp, istifa eder ve Türkiye'ye dönmeye karar verir. Bütün spor camiası şerefli davranışıyla onu bu dünyaya kabul etmeye hazırken; aynı şeyi abisi, yengesi ve yeğeninin bakıcısı başarabilecek miydi? Resmi instagram hesabımız; @vurduveaskwattpad ⚫⚪
MAVİ DENİZ por beauxlivress
MAVİ DENİZ
beauxlivress
  • LECTURAS 2,797,111
  • Votos 149,201
  • Partes 76
Bir ilk görüşte aşk hikayesidir. 💙 14.03.2023
BİR YILDIZ MASALI por hobitsu
BİR YILDIZ MASALI
hobitsu
  • LECTURAS 1,302,495
  • Votos 61,750
  • Partes 58
Aşkta ve savaşta her şeyin mübah olduğunu söyler herkes. Oysa gerçek hayatta bunun bir karşılığı yoktu Işık'a göre. Savaşta belki ama aşkta hayır. Aşk, masum duyguları barındırmalıydı içinde onların yaşantısına göre. Aşk çirkinlik kaldırmazdı, aşkını kullanarak kötülük yapamazdın. Küçücük bir yıldızın masalıydı bu; acısıyla, tatlısıyla. Ama en çok aşkıyla...
Sıtus Inversus [texting] por LydWeyne
Sıtus Inversus [texting]
LydWeyne
  • LECTURAS 385,510
  • Votos 28,441
  • Partes 91
S: Salak mısın? S: Ne için peşimden tıp fakültesine geldin? V: bilmem S: Söyle ve kurtul V: hayır S: Beni seviyorsun V: hayır S: Öncesinde söylemiştin V: neyi? S: Kelime oyunu yaparak kurtulamazsın S: Söyle V: hayır dedim - 21092019 30042021 bitti :)
A h s e n por LydWeyne
A h s e n
LydWeyne
  • LECTURAS 154,295
  • Votos 10,119
  • Partes 50
-Bak dağ ayısı. Ya hayır ya evet... Cümleme devam edecekken böldü beni. -Ruh hastası mısın kızım sen? Evlenelim diyorsun, ya hayır ya evetmiş. Masanın üstünde duran kollarının bile gerildiğinin farkındaydım. Giydiği siyah kazak boynunu kapatmasa eminim ki kabarık damarları yine patlayacak gibi duruyordu. -Ne olacak evlensen? -- 06062021
Ederlezi por profeysinil
Ederlezi
profeysinil
  • LECTURAS 1,813,286
  • Votos 83,505
  • Partes 44
"Sabaha kadar konuşmanın sabaha kadar sevişmekten daha tehlikeli olabileceğini kim tahmin ederdi ki? Her gece çiftliktekiler uyuduktan sonra Elif gizlice odama gelip yatağın diğer ucuna geçiyordu. Işıkları yakmayı hiç teklif etmemiştim, o da durumdan şikayetçi değildi. Binbir gece masallarındaki gibi karanlıkta başlayıp aydınlıkta son bulan gece buluşmalarıydı bunlar, ve nedense gizli kalmasını istemiştik. Oysa ortada gizlemeyi gerektirecek bir şey yoktu, onca gece yanımdaydı fakat elim onun eline bile değmemişti. Biz sadece konuşuyorduk... Sadece konuşuyorduk ve sanırım tüm sorun buydu. Belki konuşmak yerine sevişseydik bu kadar kök salmazdık birbirimize. Ben bile anlatacak bu kadar çok şey biriktirdiğimden habersizdim. Konu konuyu, kapı kapıyı açıyor ve konuştukça söylenecek daha fazla söz açığa çıkıyordu aramızda. Bazen attığımız kahkahalar duyulmasın diye ellerimizi ağzımıza kapatmak zorunda kalıyorduk. Bazense Elif mutfağa inip gizlice yiyecek bir şeyler getiriyordu ikimize. Biri duyar diye ekmeği bile sessizce böldüğüm, çocukluğumdan bile daha çocuk olduğum, hayatımda ilk kez bir kadının yüzünde kaybolduğum gecelerdi. Bir erkeğin neden binbir gece boyunca masal dinlemek isteyebileceğini ilk kez o gecelerde anladım. Ve tarihteki onca adamı eline kalem almaya iten, tüm bunları bana yazdıran şeyi ilk kez o gecelerde buldum. Bazen bir kahkahanın ortasında, bazen birbirine çarpan iki bakışta, bazense saçını kulağının arkasına sıkıştırmasını izlerken ansızın beliriveren o sızıyı... İçimdeki edebiyatı uyandıran bir ağrıydı bu. İnkâr edip kaçsam da, durup kapılsam da gözlerine bakarken hissettiğim gerçek hiç değişmiyordu. Elif bir Balkan ağıdı gibi göğsümde büyüyordu."
GECEYİ KURTARMAK por handanekur
GECEYİ KURTARMAK
handanekur
  • LECTURAS 1,379,520
  • Votos 63,855
  • Partes 47
İlerleyen bölümlerde YETİŞKİN İÇERİKLİ SAHNELER olacaktır. *** Kurtuluş. Kurtuluş'tu bu. Bu gözleri, benimkilerin aynısı olan bu gözleri nerede görsem tanırdım. Ama öyle değişmişti ki, yüzündeki o haylaz pırıltılardan eser yoktu. Sanki dünyanın dönmesi onun umurunda değilmiş gibi bize bakmadan kalın parmaklarının arasına kıstırdığı sigarasını içiyordu. Gözleri yere bakıyordu lakin asıl gördüğü bambaşkaydı. Kavruk teninde değerli bir çift taş gibi parlıyordu ela gözleri. Erkeksi yüzünde tanıdık tek bir mimik yoktu. Beni delirten, benimle sürekli uğraşan ve suskun dilimden kelimeler çalmaya çalışan o çocuğun yerini alan bu adama hayretle baktım. O sırada ela gözleri benimkilerle buluştu, bedenimi hatta damarlarımı hedef alarak kıvrandıran bir sızı oluştu. Kanımın akışı tersi yönüne düşerken o hayran olduğum gözleri hedefinden ayrılmayan bir avcı misali saçlarıma dokunduğunda zorlukla yutkundum. Koyu renk kaşlarını çattığında sarıya çalan ela gözleri kıstı. Kirpiklerle çevrili gözlerindeki sert ifade tüm yüzüne itinayla yayılmıştı. Küçükken de güler yüzlü, sevecen bir çocuk değildi ama o zamanlarda bile böyle hiçliğe bakar bakmıyordu. Hala o çocuğa benzeyen tek bir şey vardı yüzünde; benimkilerin ikizi olan sarıya çalan ela gözleri. Limonlu şekerlere benzeyen gözleri hala aynıydı, derinlerdeki ifade değişmiş olsa da. Kurtuluş'tu bu adam. *** Rana & Kurtuluş *** 14.05.21 *** Kapak tasarımı tamamen bana aittir.*
K U M P A S | TAMAMLANDI por yabangulllu
K U M P A S | TAMAMLANDI
yabangulllu
  • LECTURAS 56,023
  • Votos 5,093
  • Partes 42
"Simsiyah bir gece kelebeğisin sen. En fazla yirmi dört saatlik bir ömrü uçarsın." 🌿 "Ben öldürmedim!" Korkunç bir titremeye esir düştü bedeni. Gözleri, kendisine inanacak birini aradı etrafında. "Onu ben öldürmedim!" diye haykırdı birkez daha. Sustu. Ne kadar bağırırsa bağırsın sesini duyuramadığını fark etti. Hayatı boyunca dimdik tuttuğu omuzları düştü iki yanına. Gözleri buğulandı, görmesinler diye yere, kirli postalarının ucuna kaçırdı bakışlarını. Dudakları kıpırdandı ruhsuzca. Sesi çıkmadı. Dili varmadı konuşmaya ama yüreği çığlık çığlığa haykırdı. "Ben katil değilim!" 🌿 Hani ya sen beni unutmayacaktın? Hani dört bir yanım, Her taraftan yağacaktın..? Hani umutlarım, çocuklarım, Kaçamak günahlarım olacaktın..? Hani ya geceleyin yıldızlarım olacaktın? İşte böyle, her ayak sesinden ürperirken... Hani ya sen benim cesaretim olacaktın? ▪️Yayımlanma tarihi 16 Ekim 2020
Gül KOZASI por 0Astrolojik
Gül KOZASI
0Astrolojik
  • LECTURAS 998,312
  • Votos 56,381
  • Partes 40
"Demez mi anası, topallığına bakmadan benim kızıma göz koymuş diye? Der. Bu konuyu bir daha açma anne." ****** "Seni yaktım, kül ettim ruhumda; ama yine bana senin kokun geldi. Meğer ben seni küle çevirirken, ruhum iradesizce kokunu saklamış," dedi gözlerime bakarken. Sözleri dudaklarından her saçıldığında, benim cehennemden farksız kuyularım harlanarak coşkunca alevlendi ve onun sözlerinin ucunu yaktı, tutuşturdu. Yakmalı ya da yanmaya hazır olmalıydım. GÜL KOZASI İSMİ İLE YAYINLANAN İLK KİTAPTIR. 13.08.2020 tarihinde yayımlanmaya başlamıştır. HİKAYE ŞAHSIMA AİTTİR. ÇALINMA DURUMUNDA YASAL İŞLEM BAŞLATILACAKTIR...
SERÇEYİ ÖLDÜRMEK por bosverdilan
SERÇEYİ ÖLDÜRMEK
bosverdilan
  • LECTURAS 8,164,175
  • Votos 504,913
  • Partes 83
Efsun Zorlu; atandığı Urfa'da mecburi hizmetini yapan tıp fakültesinden yeni mezun, çiçeği burnunda bir hekimdir. Daha mesleğinin ilk günlerinde, henüz on sekizine yeni girmiş bir hastanın intihar vakasıyla karşı karşıya kalır. Hastasının vücuduna bırakılan izler onu adım adım kendi geçmişine götürürken, geleceğini aniden tanımadığı insanların dudakları arasında bulur. Asla geçmemiş geçmiş, verilmiş sözler, kurtarılan hayatlar, doğrultulan namlular, yalanlar, fermanlar ve aşk. Devrim gibi bir kadın, Urfa'nın göbeğinde destan gibi bir sevdanın koynunda bulur kendini. Koca düzene baş kaldırıp o düzenin minnet ettiğine yenilmekse ne aklının ne de kalbinin kabulüdür. *** "Ağlarsam ölürüm." derken sesim düz, çoktan kabullendiğim bu gerçeği ilk defa dile getirişime rağmen sakindi. Çoktan. Saatlere dökülürdü ama bana şehirler aştıracak kadar çok gelen o vakit. Vücudumun ağrısı ruhumun sancısının çok altındaydı. Onun gözleri bende olsa da ben boşluğa odaklanmıştım. Üzerimde olan bakışlarının ağırlaştığını hissettim. Fetih bana çok ağır bakıyordu. Sırtıma yüklenen çuvallar biraz daha bel bükmeme sebep oldu. "Neden," dediğinde ne dediğimi çok iyi anlamış da yersiz bir sorgulayışa bürünmüş gibiydi. "serçe misin sen?" Kaşlarım hafifçe havalandı, başımın ağrısı belirginleşti. Uzun süreden sonra ona bakan ben oldum. Söylediği şeyin altındaki anlamı yakalamaya çalışıyordum ama buna çok uzaktım. Bunu anladı ve dudakları kıvrılacak sandım. Halbuki gülümsemeye çok uzaktık. "Serçeler," yüzünü hafifçe yüzüme yaklaştırdı. "Ağlayınca ölürlermiş. Bu yüzden mi bunca zamandır gözlerinin kuruluğu?" Bu konuşmadan sonra onun serçesi olacağımı, hatta olduğumu bilemezdim. Tıpkı bu topraklarda serçeyi öldürmenin kadını ağlatmak olduğunu bilmediğim gibi.