2021
15 stories
Kuyucaklı Yusuf by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 122,568
  • WpVote
    Votes 2,624
  • WpPart
    Parts 19
İlk Basımı 1937 yılında "Yeni Kitapçı" tarafından basılan roman, Sabahattin Ali'nin roman türünde ilk eseridir. Kuyucaklı Yusuf konusu itibariyle ailesinin katledilmesiyle sahipsiz kalan dokuz yaşındaki Yusuf'un olayı soruşturmak için Kuyucak'a gelen Nazilli Kaymakamı Selahattin Bey tarafından evlatlık alınması ve çocuğun daha sonraki hayatı anlatılmaktadır. Edebiyat eleştirmenlerine göre Yusuf karakteri, köyden şehre göç edip şehir hayatına uyum sağlayamayan insan tipinin habercisi olarak değerlendirilmektedir.
Kürk Mantolu Madonna by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 171,657
  • WpVote
    Votes 4,542
  • WpPart
    Parts 14
Hep başkalarının istediği gibi yaşayan Raif Efendi, memnuniyetsiz hayatının tek bir anıyla değiştiğine şahit olacaktır: Maria Puder isminde bir kadına âşık olduğunda... Babasının isteğiyle Berlin'e giden ve oradaki bir sanat galerisinde hayran kaldığı bir tabloyla karşılaşan Raif Efendi, tabloda resmedilen kadın portresinin Andrea Del Sarto tarafından resmedilmiş "Madonna delle Arpie" adlı tablodaki Meryem Ana (Madonna) tasvirine benzediğini düşünür. Raif Efendi, daha sonra takıntı derecesinde hayran olduğu tablodaki yüzün sahibiyle karşılaşacaktır. Madonna ismi, Orta-Çağ İtalyancasında "ma donna" öbeğinden gelmektedir. "Ma donna", kısaca "leydim" anlamına gelir ve Hz. Meryem'in sıfatlarından biridir. Roman, 73 yıl sonra 2016 yılında İngilizceye çevrilerek "Modern Klasikler" serisi adı altında "Madonna In A Fur Coat" ismiyle Penguin yayınları tarafından yayımlanmıştır. Kitabın İngilizceye çevirisini "Maureen Freely" ve "Alexander Dave" gerçekleştirmiştir.
İçimizdeki Şeytan by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 96,196
  • WpVote
    Votes 3,742
  • WpPart
    Parts 28
İçimizdeki Şeytan; birbirini severek evlenen, hayata bakış tarzları, kişilikleri farklı olan iki gencin anlaşamayarak ayrılmalarını konu edinen bir romandır. Nitekim iki genç birbirlerini tanımaya fırsat bulamadan dünya evine girerler, fakat kişiliklerinin zıtlaşması ve biraz da geçim derdinden dolayı birbirlerinden uzaklaşmak durumunda kalırlar. İçimizdeki Şeytan; realist akıma dayanarak realist bir üslupla yazılmış, kentte meydana gelen bir aşk romanıdır.
Felatun Bey ile Rakım Efendi by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 22,169
  • WpVote
    Votes 843
  • WpPart
    Parts 11
Şekilsel Batılılaşmayı temsil eden ve kimlik bunalımı yaşayan Felâtun Bey, günlerini gezip eğlenmekle geçirir. Râkım Efendi ise tam tersine ağırbaşlı, çalışkan, vaktini boşa harcamayan, bilge bir Doğuludur. Ne var ki Felâtun Bey'in zevk ü sefa içinde geçirdiği tatlı hayat fazla uzun sürmez.. Ahmet Mithat Efendi, Tanzimat devrinin karakteristik tiplerini resmettiği romanında Felâtun Bey ile Râkım Efendi üzerinden bir mukayese imkanı sunar Yayınevi: Lacivert Yayıncılık Antik Dünya Klasikleri: 32 Türk Klasikleri Dizisi: 03
Dönüşüm by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 63,458
  • WpVote
    Votes 1,794
  • WpPart
    Parts 7
Gregor Samsa, bir sabah, huzursuz edici rüyalarından uyandığında, devasa bir böceğe dönüşmüş olarak kendini yatağında buldu. Bir zırh kadar sert sırtının üzerine uzanmış, öylece duruyordu. Kafasını biraz kaldırıp baktığında, kahverengi bir kubbeyi andıran, boğum boğum olmuş ve tıpkı sırtı gibi sertleşmiş karnını gördü. Üzerindeki battaniye ha düşmüş ha düşecek gibiydi. Devasa vücuduyla kıyaslandığında acınacak derecede ince olan çok sayıda bacak, gözlerinin önünde umutsuzca çırpınıyordu. Bakışlarını pencere yönüne çevirdi. Kasvetli hava(metal pencere pervazına çarpan yağmur damlalarının sesini duyabiliyordu) Gregor'u melankolik bir ruh hali içerisine sokmuştu. "Neden uyumaya devam edip tüm bu saçmalığa bir son vermiyorum," diye düşündü. Ama bu son derece mantıksız bir düşünceydi, zira o, hep sağ yanının üstünde uyurdu ve içerisinde bulunduğu durum göz önüne alınacak olursa, kendini döndürebilmesi pek mümkün gözükmüyordu. Sağa dönmeyi ne kadar denerse denesin kendini hep aynı sırtüstü pozisyonda buluyordu. Herhalde gözlerini kapayıp (böylece kımıl kımıl hareket eden bacaklarını görmek zorunda kalmayacaktı) yüz kere denemiş olmalıydı. Ve yan tarafında daha önce hiç hissetmediği hafif bir sızı hissettiğinde daha fazla denememeye karar verdi.
Genç Werther'in Acıları by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 81,655
  • WpVote
    Votes 2,963
  • WpPart
    Parts 18
Evrensel boyutlara ulaşmış ünüyle bugün dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri sayılan Goethe, henüz yirmi beş yaşındayken yazdığı Genç Werther'in Acıları'nda, kısa bir süre önce Charlotte adlı genç bir kadınla yaşadığı mutsuz ilişkiden yola çıkmıştı. Edebiyat dünyasına, karşılıksız aşkıyla intihara sürüklenen "Romantik kahraman"ı armağan eden bu büyüleyici mektup-roman, şiirselliği ve yaşama tutkulu bakışıyla okuyucuları mıknatıs gibi kendine çekmişti. Almanya'da bütün gençliği etkisi altına alan romanın, birçok intihara neden olduğu, Werther'in giydiği mavi frak, sarı yelek ve çizmelerin döneminde moda yarattığı, Napoléon'un bile kitabı sürekli yanında taşıdığı söylenir. Son derece duyarlı ve tutkulu bir genç ressam olan Werther'in, düşsel dostu Wilhelm'e yazdığı mektuplardan oluşan Genç Werther'in Acıları, edebiyatta akılcılığın yerini alan duygusallığın bir başyapıtıdır.
Anna Karenina by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 69,484
  • WpVote
    Votes 1,959
  • WpPart
    Parts 48
Anna Karenina, 19. yüzyıl Rus toplumunun ruhsal dalgalanmalarına çarpıcı bir aşk ve ihanet anlatısıyla ışık tutan bir başyapıt. Güzelliği ve nezaketiyle çevresinde hayranlık uyandıran Anna Karenina'nın mutsuz ve monoton bir evliliği vardır. Üst düzey bir devlet memuru olan Aleksey Aleksandroviç ile evliliğinde tek tesellisi oğludur. Ağabeyi ile yengesinin aralarını düzeltmek için gittiği Moskova'da yakışıklı ve genç kont Vronski ile tanışması, Anna'nın hayatında dönüm noktası olur. Tolstoy, Anna Karenina'da sıradışı bir gözlem gücü ile aşk, evlilik, ihanet gibi temaların izini sürerken roman sanatına yepyeni ve uzun soluklu bir boyut katar. Modern dünya edebiyatının otoritelerince gelmiş geçmiş en iyi romanlardan biri olarak kabul edilen Anna Karenina, güncelliğini daima koruyacak bir eser. "Anna Karenina dünya edebiyatındaki en büyük aşk hikâyelerinden biri. Tolstoy'un kusursuz üslûbunun büyüsü her sayfada hissediliyor." -Vladimir Nabokov- Yayınevi: İletişim Yayıncılık Çevirmen: Ergin Altay Yılı: 2012
Ana by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 9,153
  • WpVote
    Votes 335
  • WpPart
    Parts 31
Ana adlı roman 1868-1936, doğduğu kente sonradan Gorki adı verilen büyük Rus yazarı Maksim Gorki'nin en ünlü eseridir. Bu romanın ilk basımı 1907 yılında gerçekleşmiş daha sonra, bu romanı Gorki'yi yaşadığı kente adını verdirecek kadar büyük bir romancı haline getirmiştir. Ana romanında, Pavel adlı bir işçinin anası olan Pelage'nin kişiliği ve hayatı etrafında 1905 yıllarındaki 1917 Ekim Devrimi öncesi Rusya'sının ekonomik, sosyal ve toplumsal panoraması ortaya konulmaktadır. Maksim Gorki'nin bu romanı dünyada sosyalizm, işçi sınıfının mücadelesi ve işçilerin yaşantısını ele alan ilk kitap olma özelliği taşımakta, adeta Ekim Devriminin geleceğini haber veren ilk roman olma niteliği taşımaktadır. Romandaki ana tez ise halkın kendi sorunlarına bakarak ve nedenleri üzerinde düşünerek kendini savunmaya başlamış ve ezenlere başkaldırması gerektiği düşüncesidir. Roman bu yönü ile Sosyalistlerin devrim öncesi devrime hazırlık yapan ruh hallerinin betimlemesi olma özelliği taşır. Yayınevi: Can Yayınları Çevirmen: Ergin Altay
Yeraltından Notlar by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 65,715
  • WpVote
    Votes 2,518
  • WpPart
    Parts 21
Yeraltından notlar gerçek dünyadan kendini soyutlamış bir kişinin iç çatışmalarını ve hezeyanlarını konu alır. Bu roman Dostoyevski'nin daha sonra yazacağı büyük romanların ipuçlarını taşımaktadır.
Dublinliler by ClassicsTR
ClassicsTR
  • WpView
    Reads 1,061
  • WpVote
    Votes 59
  • WpPart
    Parts 15
Joyce, Dublin'in yaramaz çocuklarının, sokak müzisyenlerinin, siyasetçilerinin, rahiplerinin ve bu şehirden kaçmak isteyenlerle kaçamayanların hikâyelerini anlatıyor. Dublinliler'de Joyce sarsılmayan bir gerçekçilikle, doğduğu ve büyüdüğü Dublin'de yüzyıl sonunda yaşamdan kesitleri bize sunuyor. 1905 yılında tamamladığı bu hikâye derlemesi konu aldığı hayatlar ve kullandığı dil yüzünden İrlanda'da ve İngiltere'de yayınevlerince ahlâka aykırı bulunup kabul edilmemiş, yayımlanması, ilk romanı Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi'yle aynı zamanı bulmuştu. Joyce bir ölümle başlayan ve "Ölüler" ile sona eren on beş hikâyesinde şehrin farklı katmanlarında gezinmekle kalmıyor, aynı zamanda şehrini ve İrlanda'yı özetleyen manevi felç, pişmanlık ve iki arada kalmışlık gibi hisleri de bu kitabın her bir satırına işliyor. Çeviri: Murat Belge Ölüler Çeviri: Müjde Dural