brwsolia
"Güzel ve Çirkin'in hikayesini biliyor musun?" diye sordum elinde tuttuğu güle bakarken. Böyle bir şey sormamı beklemediği yüzündeki ifadeden belli olsa da bozuntuya vermedi. "Elbette biliyorum, neden soruyorsun?"
Bakışlarım ilkin mavi gözlerine kaysa da onları tekrardan güle indirdim. "Umutsuzluğa kapıldığım anlarda aklıma Çirkin geliyor." Ne diyeceğimi merak ettiğinden olsa gerek yanıma çömeldi. "Kendimi onun gibi hissediyorum, sanki lanetlenmişim gibi. Tabii, kastettiğim dış görünüş değil yaşadığım onca şey beni resmen kirlettiğinden lanetlenmiş hissediyorum. Bazen, 'Kimse beni bu halimle sevemez.' diye düşünüyorum. Gözlerim o kadar ağır şeylere şahit oldu ki ben bile onları sevmezken bir başkasından sevmesini bekleyemem."
Elindeki gülün kadifemsi yapraklarına hafifçe dokundu. "Hikayedeki Çirkin'in aşık olduğu kız onu severse büyü bozulacakmış. Aksi taktirde hayatının sonuna kadar çirkin bir canavar olarak kalacakmış. Yıllar geçtikçe prens yavaş yavaş tüm umudunu yitirmiş. Sonuçta çirkin bir canavarı sevmeyi kim ister ki?"
Sözlerimi bitirdiğimde "Çirkin olan tek şey lanet, seni lanetleyenler." dedi. "Güzel onu canavar olmasına rağmen sevdi. Çünkü korkutucu görüntüsünün ardında saklanan kırılgan ve şefkate aç kalbini gördü, Ceylin." Biraz bekledikten sonra devam etti. "Çirkin de sevileceğine inanmıyordu fakat asıl mesele şu, o canavarın arkasındaki saf ruhu birinin görmesine izin verecek misin?"
Kapak Tasarımı: @semrasyy