Usertoo
"Alo! Peşimde biri var!"
Karanlık bir otoyolda başlayan çaresiz bir haykırış... Ve ardından gelen mutlak sessizlik.
Liviya, gözlerini açtığında kendini beyaz bulutların arasında, ayaklarının altındaki bir taşın üzerinde buldu. Ne bir beden, ne bir geçmiş, ne de bir çıkış yolu vardı. Sadece yankılanan saf bir ses
"Atla ya da atlama."
Ölümden sonraki ilk sınav, cesaret ve kaderin kesiştiği an... Liviya, bilmediği bir boşluğa sırt üstü düşerken bir el onu yakaladı. Kucağında olduğu kaslı, beyaz saçlı adamın sırtında devasa beyaz kanatlar vardı.
Burası Halves. Ölen ruhlara melek veya şeytan olma şansı verilen, devasa kulelerin ve altın sarayların olduğu göksel bir okul.
Ancak Halves, bir cennet değil, bir savaş alanıydı.
"Sana şans diliyorum," dedi onu kurtaran melek. "Ölmezsin ama canın yanar."
Kaderini seçme zamanı gelmişti. Masumiyetin beyazı mı, yoksa gücün ürkütücü kırmızısımı oluçaktı?
"Melek ismi gibi. Söylesene Liviya, zavallı meleklerden mi olacaksın yoksa herkesin korktuğu şeytanlardan mı?"
~HALVES~