Çantasının içinden makyaj malzemelerini çıkardı. Pudrasının kapağını açmaya çalışırken bir yandan da söyleniyordu : "Bakalım bugün mutlu gibi görünmek için ne kadar makyaj yapmam gerekecek?" Hayat, ona belirli bir derece mutlu olmayı zorunlu kılmıştı sanki. En azından mutlu görünmeliydi, uyumlu olmalıydı. Kendi içindeki karmaşayı çözebilecek herhangi bir icat yoktu şimdiye kadar, fakat o yine de mutlu, sakin, sevecen ve hoşgörülü davranmalıydı. Çoğu kez yaşadığı hayatın artılarını, ayrıcalıklarını düşünerek mutlu olmaya da çabaladı, hiçbir şeyden hoşnut olmayan insanlardan nefret ederdi, ama bu da etkili olmadı. Huzur denilen şey, ne kadar hızlı koşarsa koşsun ondan her zaman hızlıydı. Belki de yaşadığı bu hayattı her şeyi zorlaştıran. Köpek gibi çalışarak kazandığı okullar, daha iyi bir yaşam uğruna vazgeçmeyi bildiği hayalleri, girdiği her yerde kendini kabul ettiren bir kültür seviyesi ve istisnasız bütün çabalarının sonucu mesleğinin getirisi olan hiç de küçümsenmeyecek bir maaşı vardı. Rahatlamaya çalıştı, gerginlik gözlerinin çevresindeki damarları belirginleştiriyordu. Pudrasını yüzünde gezdirirken göz ucuyla komodininin üzerindeki saate baktı evden çıkması için daha bir saati vardı. Yalnız kahvaltı etmeyi çocukluğundan beri sevmediği için o sabah da geçiştirmeyi düşünüyordu ki, az ilerideki yatağından, tanıdık fakat içten içe yadırgamak istediği bir ses duydu : "Günaydın"
30 parts