Evvel zaman içinde biz çocukken yaramazlık yaptığımızda 'sus yoksa seni pışo mehemeye veririm' diye korkuturlardı, her mahallenin nam salmış bir kabadayısının olduğu dönemde...Diyarbekirin Alipaşa mahallesinde de onurlu kabadayı Pışo Meheme, bir fenomen
Fotoğrafın dili olsa da konuşsa... en sağda yorganın altına girmiş olan belki hasta adını bilmem ama siz ona Belengaz ...... diyebilirsiniz, sediri ters çevirip oturmuşlar kimse üksekte olmak istemiyor öbürü alçakta kalır diye. Pısho Meheme biraz daha modern çizgilerde, belli ki o dönemde Adana'yı İstanbul'u diğerlerinden önce görmüş, Sağdan üçüncü Pala ..... işaret parmağı ile objektife işaret yapmış mesaj veriyor adeta 'Akıllı olun' diye, sizler bakın gayrı fotoğrafa anlatacağı başka şeyler vardır belki rahmetli Diyarbekir kırıklarının...
Kırık olmak, ama kırılmamak!*
Kim ne derse desin, kim işin neresinden hangi tarafından tutmaya gayret göstermeye çalışırsa çalışsın; ben kendi adıma belki de en sonunda söylemem gerekeni en başında söyleyeyim de "günah benden gitsin". Diyarbakır Kırıkları da kullandıkları "jargonları" da, dilleri de kendilerine hastır. Olmazsa olmazlarıdır. Ve bu sebepten muhaliftir. Ve bu baptan da batının bütün benzeri "lümpen" tiplerinden farklıdır, ayrıdır, ayrı olarak da telakki edilmek durumundadır.
Yürür geçersiniz şehrin meydanından ve kulağınıza biri, sanki bir efsaneyi anlatırmış gibi "Pışo Meheme"den söz eder. Oysa Pışo'nun dünyası ile haşır neşir olanlar bilir ki; "İstiyene santim hisabi, istiyene kökleme" ifadesi Pışo Meheme'nin Xıştıg'ının (Bıçak) öbür adıdır
"Baxçalarda eluce
Gel yanıma bû gêce
Sen sator ol ben piçax
Oturax şerab içax
Adım Evdoş'tır benım
Qafam da xoştır benim
Gelen giden qarışi
Zar bextım reştır benim..."
On dokuz yaşında, hayatı yalanlarla süslü, güzel, zeki ve cesur bir genç kız.
Ettiği intikam yemininin esiri, etrafına korku salan, güçlü ve sevgisiz bir adam.
Birbirinden tamamen farklı bu iki insanın yolu bir intikam planı sonucu kesişiyor. Yanlış anlamalar, düşmanlıklar, karşılıklı yalanlar ve her şeyin ortasında birbirine tutunan iki düşman...
Hayatta sevdiğiniz herkes size yalan söylemişse ve düşmanınızdan başka doğruları söyleyen kimse yoksa ne yapardınız? Elizabeth Anna Barnes için de durum böyleydi. Onun artık bir ailesi yoktu ve kaderi, ailesini yok edip onu esir alan adamın ellerindeydi.
Jamie MacDougal, korkusuz İskoç lordu ve düşmanlarının andığı ismiyle Kara MacDougal... Yıllardır tek istediği İngiliz düşmanından intikamını almaktı ve bunun için kader, hiç beklemediği bir anda karşısına fırsat çıkardı. Planlarını uygulamak için Elizabeth'e ihtiyacı vardı ve bu kızla uğraşmak ordulara diz çöktüren adam için hiç kolay olmayacaktı.
1315 yılının Britanya'sında bir İngiliz leydi ile ona düşman bir İskoç savaşçının hikâyesi...