Nefes nefese koşarken büyük bir el bileğime dolandı ve beni yanından geçtiğim inşaatın içine çekti. O anki korkuyla çığlık atmak istedim ama diğer eli ağzımı kapattı.
"Benim. Benim, Ömer." Ömer? Yaşıyor muydu? O da nefes nefeseydi. Nefesini ensemde hissediyordum. Terlediği de sırtımı yasladığı göğsünden anlaşılıyordu.
"Elimi çekeceğim. Bağırma, lütfen." Kafamı olumlu anlamda salladım. O da elini yavaşça çekti. Bedenimin boşluğa düşmesiyle yüzümü ona dönmem bir oldu.
"Sen?"
"Yaşıyorum. Ölmedim."
Öldü demişti. Yalan söylemiş. Ben, ona güvenmiştim. Bana nasıl yalan söyleyebilirdi? Neden böyle bir şey yapmıştı? Hiçbir şey anlamamıştım.
"Dinle. Ben, parasını falan kaybetmedim."
"Pislik herif. Ahlaksız köpek. Kaybetmedin, tabi ki. Çaldın. Alıp kaçtın. Hemde beni orada bırakıp. Hiç mi düşünmedin beni pezevenk herif? Ya öldürseydi, beni? Allah senin belanı versin. Para için beni satmayı bile düşündün, karaktersiz." Ellerimle onu yumruklarken sinirimi daha fazla çıkartmak istiyordum. Yumruklarımdan yakalayıp sıktı.
"Beni dinle, dinle beni! Bir daha sana bunları anlatma imkanım olmayabilir." Yaptıklarını örtecek yalanlar mı anlatacaktı, bana?
"Ben, bu saydıklarının hiçbirini yapmadım. Parasını çalmadım da kaybetmedim de." Ne yalan söyleyeceğini şaşırmıştı, besbelli. Ona, inanmayan gözlerle baktım.
"O gece orada olmamız, bizi bağlayıp hesap sorması, seni rehin tutması. Hepsi onun planıydı. Seni, istiyordu. Para verdi, bana. Bu planı uygulamam için. Seni, ona getirmem için. O para emanet değildi. Senin, ona verilişinin karşılığıydı." Yutkunamadım bile. Nefes almanın ne olduğunu unuttum. Beni satmayı düşünmekle kalmamıştı. Satmıştı.
"Asu? Asu neredesin? Allah kahretsin." Yakınlardan gelen bu ses Baran'a aitti. Güvendiğim adama, Baran Alabora'ya aitti.
"Yemin ederim doğruyu söylüyorum. Kurtar, kend
Mardin'in acımasız ağası diye anılip korkulan adam kardeşi için hiç tanımadığı bir kadınla evlenmek zorunda kalır.eğer hem aşk hem sumut okumak istiyorsan seni buraya alalım 🫦🔥