Her insanın hayatı doğumla mı başlardı gerçekten. Yada biz mi buna alıştırmıştık kendimizi ?
Yanlıştı. Her insanın hayatı doğumla başlamazdı. Bazı insanların hayatı ölümle başlardı.
Ölüm bazı insanlar için sondur. Bazı insanlar için başlangıç. Yeni bir hayata başlangıç. Hiçbir şey yaşanmamış gibi devam eden bir hayata başlangıç.
Ama ölüm, asla tek başına yaşanılan bir duygu değildir. Beraberinde nefreti, öfkeyi de getirir. Yeni hayatına başlangıcın nefretle olur, öfkeyle, kızgınlıkla olur. Peki zamanla geçer miydi bu ölümün acısı? Belki geçer, belki geçmezdi.
Ama nefret, hiçbir zaman geçmezdi. Yeni sönmüş ateşin külleri gibi. Ne kadar sönmüş olursa olsun, küller o ateşin yandığını gösterirdi. O külün geride bıraktığı siyahlık, asla geçmezdi.
İki ölümle başlayan iki hayatın karşılaşması. Ölümler farklı, ama acıları, nefretleri aynı...
Siz: Sırf beraber çalıştığımız için bana böyle davranmanıza izin veremem, İlker Bey?
İlker bey: Davranışlarımın sebebi sadece beraber çalışmamız değil Başak hanım.
Siz: Peki ya ne?
Siz: Ne bu haddinizi aşmalarınız?
Siz: Sabrımı zorlamalarınız.
İlker bey: Aklımı sikip attığın için bunların cevapları bende de yok. Buna aşk diyorlar ama çok saçma.
İlker bey: Hiçbir insan, bir insanın iradesini bu kadar sikemez.