NISAN
Ellerimizden, indre nehirler gibi kanlar akıyordu. Acıyı görmezden gelerek, çaresiz birbirinin teli kestiği yerdeki boşluğu genişletmek için Tel örgünün üstüne atıldım. kirli Kaldırıma diz çöktüğünde kotum su birikintisindeki suyu çekti. küçük bir şeyler
" fareleri düşünme"
karanlıkta koşuşturdu. Hiçbir işe yaramıyordu kan yüzünden Ellerim kayıyordu. tüm gücümle çite yüklendiğimde bile deliği bir kaç santimden fazla genişletemedim. Bir kedi sığabilirdi.Belki. Açlıktan ölmek üzereyse ve nefesini Tutarsa. benim geçmeme imkan yoktu. çok geç. O, tamam ara sokağa adımını atarken Sokağın başındaki açıklığa baktım. önceden olduğu gibi Gölgelerin içinde kalıp onları, yüzünü saklamak için kullandı. onun yanından geçmeden ne içeri girmenin ne de dışarı çıkmanın yolu vardı. kapana kısılmıştım. Bir kafeste olmaktan farksızdı. soluk soluğa kalmıştım. ölecektim diğerleri gibi. Gözyaşlarım gözlerimi buğulandırdı. gözlerimi kırpıştırarak yaşlardan kurtuldum. Hayır!!