O rüzgardı , bense fırtına.
Onun bulunduğu yerlerin çatısı uçardı , benim bulunduğum yerdeki evler yıkılırdı.
O iki kurşunla bir insanı öldürebilirdi , bense tek yumruğumla.
Ve ben bir gün onun ruhunu öldürdüm çünkü kendi ölü ruhumu tatmin etmek istiyordum. Onun çöküşünden büyük bir zevk almak istiyordum. Ve almıştım da...
Ama her kötü şeyin bir cezası vardı? Değil mi?
Evet vardı...
O kendi ruhunu tekrar yaratmaya çalışmadı.
İnsanların iki ruhsuzun savaşını izlemesine izin verdi.
Ve o iki ruhsuz insanın savaşı geriye tek o ikisi kalana dek devam edecekti. Herkes gidecek geriye onlar kalacaktı.
Bu savaşın bir kaybedeni de yoktu çünkü ikisi de en değerli şeylerini; ruhlarını kaybetmişlerdi.
Kazanmak sadece ruhu ölü olan birinin gözlerini kapatması ile olacaktı ama ikisi de aslında kaybetmiş olacaktı. Bu ne yaman çelişkiydi!
İki kardeşin savaşı , iki ruhsuzun savaşı ve iki düşmanın savaşı...
Peki... Kazanan kim olacak?
Bunu ancak Gece'nin karanlığında boğularak öğrenecektik....
***
"Peki sonra ne olacak?" diye sordu bana. Yüzüme bile bakmıyordu.
Hafifçe yutkunarak cevapladım onu "Birimiz gözlerini kapatacak ve geriye kalan kaybetmiş olacak..."
ilk yayımlanma tarihi 9 Mayıs 2017
11 Ekim 2017 - Genç Kurgu içinde #873
*Düzenlendi*
Evden kaçmış, sokakta yaşayan bir hırsız...
Peki bu hırsızın ailesi gerçek ailesi değilde üveyse,
Doğumda karışmışsa...
....
Önümde oturduğu yerde alttan alttan bana bakıyordu.
"Bana niye öyle bakıyorsun?"
"Nasıl bakıyorum?" Gözlerimin içine baktı, yanakları kızardı.
Düşündüm ciddiyetle bir kaç saniye.
"Şey gibi.."
"Ne gibi?" Yanakları daha da kızardı. Utanmıştı ama cevabımı hevesle bekliyordu.
"Enik gibi."
Bir kaç saniye sessizlik oldu.
" Öf Seren ya! Bütün hevesimin içine ettin!" Sinirle ofladı.
Kahkaha attım.
*Kapak Pinterestten alınmıştır.*