Hayatın yorduklarından birisiydi sadece. Her şeyden kendini çekmiş ve kendi doğrularıyla yaşamaya çalışıyordu. Zümrüt'ün aklında bitirmeye çalıştığı okulu ve hayalleri vardı. Buna göre hayatını şekillendiriyordu. Zümrüt insanlarla iletişim kurmayı çok seven fakat devamlı sorun yaşayan ve bununla savaşamıyordu. Her ne kadar güçlü görünmeye çalışıp her şey yolundaymış davransa da aslında her şeyi kafasına takıyordu. Belki herkesin başına gelebilecek şeyler ise de yaşadığı duruma üzülüyordu. Bu kadar da hassastı işte. Hep de her şey yolunda giderken hayatı tersine dönüyordu. Yapmadığı şeylerle suçlanıyor, iftiralarla uğraşmak zorunda kalıyordu. Ah bir karşısındaki onu dinlese her şey çözülecekti belki. Ön yargıları kırmak kolay değildi belki. Ama bir dedikodu yüzünden gitmek istediği mekana gidemiyor, konuşmak istediği kişilerle konuşamıyordu. Bunun bir yolu olmalıydı. Ama ne? Nasıl olacak. O kişi Zümrüt'ü dinlemeden nasıl olacaktı bu? Zümrüt kendini anlatmayı denedi ama o kişinin ön yargısı ve geçmek bilmeyen siniri yüzünden konuşma çabası da başarısız oldu. Söylemediği söz, yapmadığı bir davranış bir insanı işte böyle zor durumda bırakıyor. ....