Kendini kalbinin demir parmaklıklarına zincirlemiş , acılar içinde boğulan karanlık bir ruh ve ağlamaktan bitkin düşmüş küçük bir kız çocuğunun hikayesi. 🌬 Sıcak nefesi saç diplerimi yalarken sırtımı göğsüne biraz daha yasladım ve kendime kucağında rahat bir pozisyon buldum. "Saçların ruhumun derinliklerinden daha siyah. Narin omuzlarına dökülen her bir karanlık tel benim dipsiz okyanusum, Afra. Ve ben çok karanlık sularda yüzüyorum." Elleri saçlarıma karışıp, kuzguni siyah tellerimde kendine ait parmak izleri bırakırken gözlerimi yumdum ve başımı geriye atıp omzuna yasladım. Her bir hareketi korun üzerinde çıplak ayakla yürüyormuşum gibi tenimi yakıyordu. Sıcak avuç içiyle kalçamı okşamaya başladığında tüm kaslarım gerildi ama içimdeki küçük kız bu hissi sevmişti. "Bu kadar iyi hissettirmemeli," diye mırıldandım iliklerime kadar ürperirken. "Bu kadar iyi hissettirmemeli." Bu duygu çok hastalıklıydı ve ben bu duygunun bağımlısı olmaktan ölesiye korkuyordum. Çünkü şu an tanıdığım en tehlikeli adamın kolları arasındaydım ve kalbimde yeşeren his saf huzurdan başka bir şey değildi.