Elindeki bıçağın kıyafetimden dahi hissettiğim keskinliği beni bu defa şaşırtmadı.
Gözlerine baktım. Gülümsüyordum. Onun dudakları kinle büzülmüş, yüzü kararlılıkla gerilmişti fakat ben ona yalnızca şefkatle gülümsedim.
Biliyordum. Belki bu bıçak kalbime saplandıktan hemen sonra, belki bir gece belindeki silaha güvenip eve giderken, belki kızıl saçlı bir kadın gördüğünde ve belki de benim gibi ölüme bu kadar yaklaşmışken şu an için kendinden nefret edecekti.
Etmesin istedim. Ben de bir çok insanı öldürmüştüm, bu kadar nefret ediyorken beni öldürmenin ona ne denli mantıklı geldiğini biliyordum.
Bıçak, tenimi delip geçti. Ben hala onun gözlerine bakıyordum. Ciğerlerime çektiğim son nefes, onun dudaklarından süzülen havaydı.
Bu yüzden son nefesimi gülümseyerek verdim.
Ona kızgın değildim.
"Demek telefon görüşmesi yapmak için her şeyi yaparsın öyle mi?"
Başımı Hızla yukarı aşağı sallayıp
"Yaparım"
"O zaman cehennemine hoşgeldin küçüğüm"
Benden en fazla ne isteyebilirdi ki?
Telefona ihtiyacım vardı hemde en kısa sürede
Bir telefon görüşmesi için her şeyi yapacaksın deseler hayatta inanmazdım
Demek ki büyük konuşmamak gerekiyormuş
hikaye adı üstünde sert olacak sonra tecavüz falan diyen burdan sonrasını okumasın yoksa engeli basarım
Hikaye (BxB) olacak ve kapalı cezaevinde geçecek
Gerçek kurum ve kuruluşlarla alakası yoktur