Tayyip Erdoğan'ı gelmiş geçmiş tüm liderlerden ayıran birçok fark varsa da bir ayrıntı çok önemli: Seveni çok seviyor, sevmeyeni nefret ediyor. Doksanlı yılların ortalarından bu yana, müsait olduğum müddetçe kendisini defalarca canlı izleme şansına sahip oldum. Diğer Liderlere göre mimikleriyle, fizyonomisiyle, vücut diliyle hatta sert diliyle farklı bir Lider profili çizer Tayyip Erdoğan. Kendisine yapılan suçlamalar arasında ülkeyi bölmekten tutun da vatan satmaya, oradan Laik cumhuriyeti temelden sarsmaya kadar sayısız maddeler olan bu adamın geldiği noktaya bakılacak olursa, Türkiye için ciddi bir sorun var: Bahse konu tüm bu suçları işlediğine inanılan Tayyip Erdoğan'ın, ülke genelinde % 50'ye varan iştirakçilerinin durumu ne olacak? Ben yine de %50'lik "ihanet-i vataniye suçuna iştirak eden kitleye" değil de, en severden daha vatansever kitleye bir iyilik yapayım. Gelin size düşmanınızı tanıtayım; göreceksiniz, Tayyip Erdoğan ne sadece Ergün Poyraz'ın kitaplarında anlatılan bir gizli tarikat üyesi ne de Vural Savaş'ın bahsettiği gibi habis urla beslenen vampirler tayfasından. Ben ilke olarak düşmanlıkla beslenmeyen biri olsam da yine de "taraf" olmadığım insanlara küfretmekten ziyade anlamaya çalışan bir insanım. Bunun bir değil, birden fazla faydasını gördüm şimdiye kadar; en büyük faydası da, aynı görüşü paylaşmadığım halde çok insanla hala yüz yüze bakabiliyoruz. İletişim yollarını kestirip atmak, diyaloğun getirdiği çok renkliliği, monoloğun soğuk cenderesine hapsetmek pek akıl kârı değil çünkü. Elimde Tayyip Erdoğan'ı, yakın tanıklarının gözlemleriyle anlatan güzel bir kitap var:All Rights Reserved
1 part