Elindeki yüzüğe baktı genç kız. Mahallede her zaman dalga geçtiği, adını insandan bozma koyduğu, yıllarca aşağıladığı adam ile nişanlıydı artık.
Bol ve uzun pantolonu, dede kazağı ve uzun sakalları ile ilgiyi nasıl üzerine çektiğini anlamıyordu. Mahalledeki kızların dalga geçtiği içten içe hayranlık duyduğu biri olduğunu biliyordu. Feriştah ise mahallede bakanın bir daha baktığı, idealleri olan fakat bir üniversite bile tutturamayan, burnundan kıl aldırmayan bir kızdı.
İkisi bir o kadar zıt, bir o kadar aynı idi.
Bir o kadar yarım, bir o kadar tamdı.
!!! Kesinlikle zengin acımasız güçlü erkek karakter ve masum, saf kız hikayesi değildir.!!!
2.KİTAP :KAHKÜLLÜ
İlkim & Barın
"Hayatı sürekli kendini koruma iç güdüsüyle yaşamak sadece daha fazla acı çekmeye sebep olur.Leonardo da Vinci'nin dediği gibi 'Daha fazla hassasiyetin olduğu yerde, daha çok eziyet vardır.'
Gözlemleyin çevrenizde ki insanları. Çektikleri sıkıntıları. Belki küçücük şeylerdir değil mi? Önemsiz gözüken,herkesin hayatında bir kez olsun başına gelebilecek sıradan bir sorun. Belki çözümü bile çok basittir size göre. İlk duyduğunuzda bu mu yani dedirtir insana. Ama unutmayın taşı delen suyun kuvveti değil,damlaların sürekliliğidir."
Hiç bir şey yokmuşçasına hayatına devam eden genç adam ilk hatasını o gün genç kıza inanarak yapmıştı. Çünkü İlkim bu konuda o kadar profesyoneldi ki kendini bile iyi olduğuna inandırmıştı.
" İfade edilmeyen duygular asla ölmeyecek. Canlı canlı gömülecek ve daha sonra çirkin şekillerde ortaya çıkacaklardı."