NAFS
  • LECTURAS 11,873
  • Votos 1,684
  • Partes 2
  • LECTURAS 11,873
  • Votos 1,684
  • Partes 2
Continúa, Has publicado mar 24, 2017
Contenido adulto
Farah Nefes Saral, bir kış gününde kuzeni Gazel tarafından şelaleden hiç beklemediği bir anda aşağı itilir. Şelalenin içinde kaybolacağını ve öleceğine emin olan Farah o an gökyüzü kapısının açılmasıyla birlikte kendini hiç tanımadığı bir yerde yani Ölüm Diyarı'nda bulur.

Ölüm Diyarı'nda, Maviötesin ve Kızılötesinden farklı bir işleyişe sahiptir. Farah Nefes düştüğü yerin daha gerçekliğinden emin olmamışken kendisini yedi başlı yılandan kaçarken bulur. Ama hiç düşünmediği bir şey o an gerçek olmuştur ve kaçarken tek başına değildir. 

Eflâh Ali'nin yardımı ile Ölüm Diyarı'ndan kaçmaya çalışan Farah, Maviötesine geldiğinde onu bambaşka bir evren ve zirve bekliyordur. Çünkü kendisi bir Nafs'dır. Bütün türlerin ve herkesin gücünü aldığı kişidir. Farah olmazsa herkesin öleceği bir gerçekken, Farah ölümcül gücü sayesinde iki önemli kişiyle eşlik bağı kurmuştur. 

Hiç tanımadığı bu fantastik evrende aksiyonun ve hanedan savaşlarının içinde kalırken kendisini gizlemek için uğraşır. Ama aşk kapıyı araladığında işler çıkmaza sürüklenir.

Çünkü savaş kapıya dayanmıştır.

❄

TÜM HAKLARI SAKLIDIR.

NAFS İSMİ BU KİTABA ÖZGÜDÜR!
Todos los derechos reservados
Regístrate para añadir NAFS a tu biblioteca y recibir actualizaciones
O
Pautas de Contenido
Quizás también te guste
KIZIL GECE  de DuruMavii
85 Partes Concluida
Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyordu. Göğsüm inip kalkıyor, kalp atışlarım boğazımda hissediliyordu. Karanlığın bağrında yalpalayan adımlarım kör bir noktaya takıldığında, bedenim tek seferde yere serildi. Dizlerime saplanan dikenler dilime canhıraş bir çığlık yuvarladı. Daha fenası yaklaşan adım seslerinin içime boca ettiği keskin ürpertiydi. "Yardım edin! Biri bana yardım etsin." Avuçlarımı kurumuş yapraklara bastırdığımda, yükselen çıtırtıları kulaklarımı tırmaladı. Kalkmak istedim, karnımda yine aynı kıpırtıyı hissettim. İçimde nereden geldiği, nasıl benimle olduğunu bilmediğim bir şey vardı. Tıpkı benim gibi çaresizce kıpırdanıyordu. Titreyen parmaklarımla karnıma dokundum. Islak yüzümü köhne ormanın derinliklerine çevirip daha güçlü bağırdım. "Yardım edin! Biri bize yardım etsin!" Yeniden koşmaya başladım. Dizlerimden akan kanların çıplak ayaklarıma süzüldüğünü hissedebiliyordum. Güçlükle ayakta tuttuğum bedenim bu kez bir ağaca çarptı. Kendimi sırt üstü yerde bulduğum an gözlerim korkuyla açıldı. Çaptığım şey ağaç değil bir yabancının sert gövdesiydi. Ancak o, bir çınar ağacı kadar uzun ve yapılıydı. Karanlık tüm ayrıntılarını ustaca gizlerken, üzerimde tepkisizce gezdirdiği bakışlarını ve silüetini ele veriyordu. Dirseklerimin üzerinde kalkmaya çalıştım. Buraya kadardı, gücüm tükenmişti. "S-sen..." Bir adım attı. Büyük ve yara izlerinin barındığı parmakları önüme uzandı. "Yardım istiyordun, değil mi?" Sesinin bir rengi olsaydı, bu kesinlikle siyah olurdu. Sesi, şavkı kırık bir siyahtan ibaretti. Şeytanın adaletsiz oyununda bana sunulan başka bir seçenek yoktu.
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu) de Maral_Atmc6
72 Partes Continúa
Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti. Tüm bunları ne bozabilirdi ki? Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi. *** "Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi. "Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön." "O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor." "Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor." "Bunu inanarak söylemiyorsun." "Tabii ki inanarak söylemiyorum." Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum." Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.
Quizás también te guste
Slide 1 of 10
Ejderhanın Tutsağı cover
Öğretmenim gxg cover
YAŞAMAYANLAR (KİTAP OLDU) cover
FIRTINA ZAMANI  cover
Zamansızların Ardından  cover
YASAKLANMIŞ TUTKU +18 cover
GÖLGESİZ DÜŞLER KRALLIĞI-( Kırılma Serisi-1 )-"Mücadele" cover
KIZIL GECE  cover
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu) cover
HAYALDİ *Gerçek Oldu* cover

Ejderhanın Tutsağı

52 Partes Continúa

Serena Valentin, on sekiz yaşında ailesinin sarayından ayrılıp eğitim görmek için akademiye gittiğinde ikiz kardeşi de dahil tüm ailesini geride bıraktığını düşünerek üzülüyordu ama yarıyıl tatilinde, yani altı ay sonra onları yeniden göreceğini bilmek buhranını hafifletiyordu. Ancak hiçbir şey Serena'nın beklediği gibi olmamıştı. Altı ay sonra , tatilde evine geri dönemeyecekti. Çünkü akademiye bile gidememişti. Çünkü akademiye giden tekinsiz yollardan birinde, karanlık ormanda tuhaf sesler duymuştu. At arabasından inip etrafa bakmak istediğinde ise onu görmüştü. Asırlar önce babasının ve diğer birkaç büyücünün birleşip lanetlediği ejderhayı... Ejderhanın, efsanelerde anlatılan o 'zalim ejderha' olduğunu anlamadan önce, onun yaralı kanadını iyileştirmişti. Ve yaptığı iyiliğe karşı beklemediği bir karşılık almıştı. Ejderha, onu esir almıştı. Ve ancak kendisine bir varis verdiği takdirde onu özgür bırakacağını söylüyordu.