19 chapitres En cours d'écriture "Ulaşmak, sahip olmak demek değildir..."
Pars'ın sözleri kadar bakışları da acımasızdı: "Ben insanlardan özür dilemem."
"Bir insanın en sevdiği çiçek nasıl kır papatyası olur? Basit, sıradan... Herkes ulaşabilir."
Ama bazı çiçekler vardır, kendi başına büyür. Ne birinin bahçesinde yetişir, ne de ilgi bekler.
En sert rüzgâra, en kuru toprağa bile direnerek var olur.
Ve evet... herkes ulaşabilir ama ulaşmak, sahip olmak demek değildir.
Onun karanlığına her adım attığımda, içimdeki boşluklar çatlayarak doluyor, duygularımın yönü değişiyordu. "Senden nefret ediyorum!" dediğimde bile içimde hâlâ kalmaya devam ediyordu.
Çünkü bazı adamlar sadece hayatına girmez... Ruhuna iz bırakır.
Ve bazı hisler vardır; savaş gibidir...
Ne kazananı olur, ne kaybedeni... sadece yeniden doğanı.
Bu hikâye; sert duvarların arkasına saklanmış bir adamla, onun karanlığına rağmen kök salmayı seçen bir kadının içsel savaşı...
Ve en çok da, sevmenin sahip olmak olmadığını öğrenmenin hikâyesi.
Feveran bir tutku, bir arayıştı aslında; bir şeylerin peşinden sürüklenen ama hiçbir zaman ne olduğunu bulamayan bir yolculuk. Fakat belki de sorunun cevabı, hiç ulaşmamaktı."
Minel Armağan & Pars Arslanoğlu