Rüyadaydı bedeni
Genzine yapışan kâbustan..
Ve uyku sonu düşüşten..
Tüm benliğini rüyalar aleminden
kaçırıp,
çıkardı yılan dağına.
Yunan asıllı bi mağaraya sığınıp,
bekledi yıllarca..
mevsimler geçti..
belkide asırlar..
Birikti heybesindeki zehir...
kurudu,
soldu sol memesinin altındaki cevahir.
Delindi gökyüzü,
düştü cebinden bir kaç ebabil.
Uyandı uykusundan..
Saate baktı.
Yüzünü avuçlarına alıp,
diliyle kurumuş duduklarını okşadı.
Çekti tenini ıslak yataktan..
kalkıp giyindi.
Gölgesi düştü üzerime.
Sonra kapı sesi...
artık..
hazırdı gitmeye.
Kalktım ben de.
Vakit henüz ay ışığı.
Kulağımda camın kırıklığını fırsat bilen müezzinin billur sesi.
Ay ışığının merhametine
sığınan bakışlarıma,
kalkta imana gel der gibi.
Peki O
nerden biliyor ki,
dün gece günaha girdiğimi.
Vakit şimdi gün doğumu..
Yorgunum.
Karşımda eski bir sedir..
Üstünde günahlarım gezinir..
Bildiklerimi anlatsam,
bu şehir geceyi ateşe verir.
Gökyüzü nehre karışır,
nehir saçlarına...
döne döne yeryüzüne iner
dünya boşluğunda.
Heyhat!!
Dilime ikâmet eden tatsız ifadeler..
Kadeh'teki son yudumluk kırmızı..
Bu neyin telaşı..neyin isyanı..
Sen
Gittin gideli
bi yanım hep eksik.
yokluğunda
her gece sokaklarına çıkıyorum
bu şehrin..
Fakat yanıma hayalini değil de,
yalnızlığımı alıyorum..
Askılıktaki geceliğini giydirip,
takıyorum koluma
şehrin aşağı sokaklarına iniyorum.
Oradan sahile..
Raks ediyorum saatlerce..
seninle en çok sevdiğimiz şarkıyı söyleyecem diyorum ama olmuyor. Çünkü şarkı iki kişilik ve sen yoksun!
Susuyorum..
kumsalın soğuk yüzüne ceketimi asıp dönüyorum gerisin geri.
Ah sevgili..
Daha demin,
Yolcusu olmayan boş bir durakta
sana seslendim..
sonra bendeki boşluğuna dokundum
Özlemişim ne yalan söyleyeyim..
...
Şimdi,
Derin bir iç çekip basamaklardan çıkarken şehrin üst caddelerine..
Akl