Eğer Pençe'nin sürekli olarak ziyaretçisi iseniz orada bir kız göreceksiniz. Gözünüzden kaçması imkansız. Yüzünü illaki görmenize gerek yok. Adını bilmiyor ya da hatırlayamıyor da olabilirsiniz. Kızıl saçları size hatırlatacaktır kendini. Herbir adımını hayranlıkla izlediğiniz, dik duruşundan etkileneceğiniz bir kız.. Soyuna yakışır bir Disaster.. Şimdi yine orada. Elinde boks eldivenleri, ardı arkası kesilmeyen yumruklar atmakta. Kum torbası, salıncak misali bir ileri bir geri salınım hareketi yapıyor. Vuruşları sert, bakışları öfkeli. Yakaladığı avın sırtlanlar ve akbabalar tarafından yenmesinin öfkesini taşıyan bir aslan gibi. Az sonra onlara karşı savaş başlatacak olan aslan. Kimin kime av olduğu belli değil. Ama kazananın kim olacağını biz zaten biliyoruz. Bugün geçip giden diğer günlerden farklı. Kızıl saçlı kız da.. Bugün, kendisine çekildiğinizi hissettiğiniz değişik bir aura saçıyor etrafa. Bu sizde merak uyandırıyor. Onu daha ayrıntılı şekilde incelemek istiyorsunuz. Hiçbir detayı atlamamak. Saçlarının parlaklığının arasında yitip gitmiş bal rengi gözlerini farkediyorsunuz. Daha doğrusu gözlerinin altındaki halkaları. Sonra o halkaların mesken tuttuğu bembeyaz yüzü ilginizi çekiyor. Bir ölünün cildini anımsatıyor size. Ya da ölmekte olan birini. Oysa normalde teninin porselen gibi pürüzsüz ve ışıltılı olduğuna bahse girebilirsiniz. Ansızın herhangi bir konuşmuşluğunuz olmayan bu kız için endişeleniyorsunuz. Ona acımaya ama en çok da böyle nadide bir çiçeğin solmasına sebep olan şeye kin duymaya başlıyorsunuz. Belki daha fazlası.. Zihninizde gerçekler beliriyor. Sonunu bildiğiniz bir kitabı okuyormuş hissine kapılıyorsunuz. Kaybedeceğinizin belli olduğu bir savaşa bile bile atılmak gibi. Ölmeyi göze alarak yaşamak gibi. Hikayenin sonu çoktan yazılmış. Herkes okumuş, ezberlemiş, kabullenm
9 parts