Sonsuzluğun timsali olan bir uçurumun dibinde durmuştuk. "Bağır! Dök içini" dedi bana. Bağırdım tüm gücümle dağlara taşlara... Hırsımı, sinirimi, nefretimi dağlardan taşlardan bu uçurumdan çıkarıyordum. "Olmuyor. O istediğim mutluluk denilen duygu benim küçük balonuma sığmıyor. Balonumun ipi koptu. Geri getiremiyorum. " "Balonun özgürlük alanı olan gökyüzüne sonsuzluğa uçtu, güzelim. Belki de yeni bir balon alma zamanı gelmiştir Yosun? " dedi ve elimden koşarak arabaya gittik. Yakında baloncu bir amca vardı. Yanına yaklaştık ve kendime bu sefer büyük, mavi bir balon aldım. Büyük olmalıydı ve duygularım bu balonun içine sığmalıydı, patlamamalıydı. Amca balonun ipini bana uzatırken gökyüzüyle balonuma bakıyordum. Daha sonra gözlerimi, gözlerine çevirdim. Oda bana bakıyordu. İşte aşık olduğum adamın gözleri. "Seni seviyorum. Büyük, mavi balonlu kız çocuğu. " dedi gözlerini benden ayırmayarak." Bende seni seviyorum gözlerine aşık olduğum adam. Kopmasın hiç balonumuzun ipi. Tamam mı?? "