Başımı duvara yaslayarak yavaşça aşağı doğru kaydım. Gözlerim yanıyordu ağlamaktan. Kendimi berbat hissediyordum. Nasıl hissetmem? Yaptığım onlarca hata tek tek yüzüme bir tokat gibi çarpıyordu. Nasıl hissetmem? Tüm zinalarım tek tek gözlerimin önüne geliyordu. Ben nasıl böyle bir hataya düşmüşüm? Rabb'im her an her saniye beni uyarırken nasıl halen ona dönememişim? Bu kadar kalın kafalı olduğum için kendimden utanıyordum. Evet, ben tam bir kalın kafalıydım. Duvardan destek alarak ayağa kalktım hızla. Belki hala şansım vardı. Neden olmasındı ki? Zümra dememiş miydi "O çok merhametlidir. Affedecektir seni." diye. Beni de affederdi belki. O'na ihtiyacım vardı. Artık onsuz yaşayamazdım. O benim nefesimdi artık. Yaşama sebebimdi. Öyle de olmalıydı zaten. Geç kalmadan bir an önce gitmeliydim. Eve çabucak gidebilmek için koşmaya başladım. Nefesim yetmiyordu sanki ama olsundu, değerdi. Yüzümde nedenini bilmediğim bir sırıtışla koşarken birden bire sert bir şekilde kenara savruldum. Hayır, hayır bu kadar yaklaşmışken hayıır! Melek'in O'nu arama yolundaki çabalarını anlatan bir roman. Bilmiyorum, belki tam da size hitap edebilecek bir kitap! O'nu ararken istemsizce, karşı koyabilecek mi Yiğit'e? Allah'a emanetsiniz...☺☺☺