Acı, iki yılı üç harfe sığdırdığım o an.Bana bıraktıklarını anlatabildiğim tek kelime.Belki de Mehmet Erdem'in dediği gibi "Şimdi tutmuş diyorlar ki ne istiyorsun hayattan?"Korku dolu acılarım var benim,mutlu hayal kırıklıklarım, düşemeyen göz yaşlarım.
Tamda şimdi bunu anlatırken siliyorum gözyaşlarımı.Bi' nefes , bi' göz yaşı gibi.Çünkü hiçbir şair ne sevdiği kadını ikinci plana atmış bir adamın yüreğini ne de hayatı hatalarla dolu bir kadının aşkını yazmadı.Belkide denedi , satırlar ağladı.Öyle miydi gerçekten?Satırların kalp kırıklıklarına sebep mi olmuştuk şimdiden?Zira ben aşk dolu satırların hüzünle kaybolmasını taşıyamam.
Yanlışlarla dolu aşık bir kalbin en büyük acısı ne bilirmisiniz?Yada şöyle sorayım.Aşık bir adamı en çok ne yıkar.Evet doğru.Sevdiği kadının değişmesi.Şairler hep bunu yazdı.Ya kadının değişmesi adamın cezasıysa?
Belki de şuan paronayak küçük kız çocuğunun masalını okuyor olabilirsiniz.