İkisi de aslında aynıydı kız ne kadar inkar etmeye çalışsa da birbirlerinin eksik parçalarıydı onlar. Yalnızlardı, asla en sevilen olamadılar, ilk tercih değillerdi. Onlar sadece sadakatle aşkla bağlı birini istediler. Klaus Mikaelson yalnızlığı istemeyen bir ailesi olsun isteyen,birilerini zorladığı için değil isteyerek yanında kalmalarını isteyen biriydi ama babası bile ondan nefret ederken neden bir başkası onu sevsin ki. Öfkeliydi, kötü birine dönüşmüştü ama aslında kötü biri değildi o sadece sevgisizlik, güvensizlik onu bu hale getirmişti. O da melezleri toplayarak insanları etki altına alarak etrafında tutuyordu çünkü yalnız kalmak istemiyordu... Bu da onu kötü biri yapıyordu. Caroline Forbes her zaman ikinci tercihti. sevdiği erkekler hep başkasını seçti. Mükkemmeliyetçiydi, onun tek istediği artık son tercih olmamaktı artık biriside ilk onu seçmeliydi.... Onlar AYNIYDI aslında ikisininde amacı yalnız kalmamaktı...Sadece yöntemleri farklıydı. Biri insanları etki altına alıp yanında tutmaya çalışırken, Diğeri son tercih olmayı kabul ederek yanlarındaydı. Kız ne kadar inkar etse de deli gibi seviyordu o adamı ama yapamıyordu işte, olamıyordu onunla. Ölesiye korkuyordu yalnız kalmaktan, çünkü biliyordu eğer o adamı seçerse bütün arkadaşları ona sırt çevirecekti. Ve o yine yalnız kalacaktı. Oysa ne çok isterdi yaralarını bu adamla sarmayı, ama yediremiyordu da bir yandan. Belki de böyle birini sevdiği için utanıyordu kendinden. Adam o kıza öyle bir tutulmuştu ki ölesiye istiyordu o kızın onun olmasını. Yalnızlığını bu kızla silmek istiyordu, hayal kırıklıklarını bu kıza sarılarak unutmak istiyordu, en önemlisi hiç bir zaman ailesinden dahi alamadığı sevgiyi bu kızdan almak istiyordu. Bir kız vardı ve kimse onu NİKLAUS'TAN fazla sevmedi. Girdiği bütün etiketlerde #1 'ci olmuştur
27 parts