Gözlerini gözlerime dikip, sanki karşısında büyük bir ışık topu varmış gibi irislerini büyüterek bakarken, dudaklarımı ıslatıp birşeyler söylemek için uğraştım. O ise o kadar boştu ki, gözleri boş, dudakları boş, içi boştu. ''Bir şey söyle Baran.'' dedim, nefesimi daha fazla tutamadan. Gözlerini kapattı ve ardından tuttuğu elimi bıraktı. ''Seni tutmaya çalıştıkca kaybetmekten yoruldum İlay. Birini tekrar kaybetmeye cesaretim yok.'' Ve sonra arkasını döndü. Benim artık göremediğim uzun sonbaharın gözde yollarından birinde, beni böyle yapayalnız bırakıp gitti. O da Can gibi gitti işte.