" Nasıl oluyor da hem seni hem de sensizliği sevebiliyorum? Sanki hiç gitmemişsin gibi, herşey aynı. Hala kokun burnumda, sesin kulaklarımda. Her yerde senden kalan hatıralar, aşkın anıları var sevgilim. Hayallerim de yaşatıyorum seni. Sanki hiç gitmemişsin gibi..."
Seviyordu. Kendini onu sevdiği kadar, onu önemsediği kadar önemsemiyordu. Aşk bu, bazen acısıyla bazen tatlısıyla kendini gösteriyordu. Ama ona acı gelmişti aşkı. O ise ben acı severim dercesine herşeyi kabulleniyordu. Çocuk gitti. Kız perişan oldu. Çocuk giderken beraberinde kızın kalbinide götürmüştü. Kız ise onu hayallerinde ki başrol oyuncusu yaptı.
Buruk bir aşktı onların ki.
Kesinlikle okunması gereken bir aşk hikayesi...
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...