***
Ay bulutların arasından ıssız sokağa döküldü.
Kendi zihninin içinde kapana kısılmıştı. Kaçmaktan korkanları kovalarken, korkuyla kaçıyordu. Mesele kovalamak değildi. Mesele kovaladığını yakalayabilmekti. Avına yaklaşan bir aslan gibiydi; cesur ve planlı. Hayatını alt üst etmek üzere olduğunu bilseydi yine de bu adamın peşine düşer miydi? Neydi asıl olan? İntikam mı, yoksa intikamdan duyduğu o haz mı?
Bekledi. Adamın aldığı nefesler ona pes ettiğinde bile hala peşinden gidebileceği bir amaç veriyordu.
Ölüm.
Öldürmeli ve içindeki nefretten kurtulmalıydı.
Avının köşeyi dönmesini bekledi. Yakasını yukarı doğru çekti ve adama doğru ufak, temkinli adımlar atamaya başladı. Zaman onun için akmayı durdurmuştu sanki. Düşünceleri, gaddarlıkla boğuyordu hislerini. İçinde kalan son duygu kırıntıları, ölümün eşiğinde kalmıştı.
Zamanda asılı kaldı.
Dünya durdu.
Ay tepesinden çekildi ve ölüm, tüm benliğini sardı.
***
Sevmediğiniz yüzünü dahi görmediğiniz bir adamla evlenmek nedir bilir misiniz?
"Abi yapma kurbanın oluyum!"
Ağlayan gözlere abime baktım, baba yarıma en değerlime.
"Ben diyeceğimi dedim, iste yada isteme Azad'la evleneceksin Evin."
...
Mutfağa girip elerimi tezgaha yasladım. Arkamda hissettiğim kara gölge ile kaşlarımı çatıp arkamı döndüm. Uzun boylu, kumral özenle şekillenmiş saçları, yeşil ormanı andıran gözleri ile karşımda duran adama baktım.
"Ne işin var senin burda?"
Elerini cebine koyup rahat bir ifadeyle parmak uçlarında yükseldi.
"Müstakbel karnımı görmek istemiş olamamı?"
Sinirle burnumdan soludum.
"Ben senin o tanıdığın kızlara benzemem bir tane çarparım ağzının üstüne!"
Yeşil hanelerini kısarak baktı yüzüme.
"Bu sözlerini sana yerdireceğim zamanı iple çekiyorum Ceylan gözlü."
Sonda kullandığı hitapla dudaklarımı yaladım. Gözleri dudaklarıma kayınca vücudum gerilmişti...
(İmdadım kitabımı okuduktan sonra bu kitabıma okumanızı tavsiye ediyorum kafanızın karışmaması için.)
Evin ve Azad
(kurgu; yetişkin içerik bulundurur.)