O vardı, bir de ben vardım, sonra bir de sessizlik.
Öylece oturduk...
Sonra birden kaldırdı kafasını, gözlerimin içine baktı, ben de onunkilere baktım, bir süre öylece bakıştık.
Sonra dedi ki, "Eğer insan canını sevdikleri için feda edemeyecekse bir gün, aldığı her nefes haramdır."
Sonra kalktı gitti, bense kaldım.
Düşündüm, haklıydı.
Eğer hayat varsa, onun da bir anlamı varsa, ölümün de bir anlamı olmalıydı.
Zaten hepimiz şu üç günlük dünyaya ölmek için doğmadık mı?
Demek ki ölüm yaşamın ta kendisi.
Benim de şu üç günlük dünyadan kârım sevdam olsun.
Eskiler uçuruma boşuna yar dememişler.
Şimdi yârim için şu derin yardan geçiyorum, değersiz canım aşka feda olsun.
Şimdi ölümüm bütün hayatımı anlamlı kılacak.
Unutmayın, ölüm haktır, sevgiyse bâki.
Hadi eyvallah
18 yaşında hayattan zevk almayan felix intihar etmeye kalkıştığı günün sonunda gözlerini hastanede açar. Gözlerini açtığında ilk gördüğü şey nefesi nefesine değen bu oğlandı.
(Yazar: Sabiha)