Güneş doğdu ve güneş battı.
Fırtınalı bir gecede bir kız bebek daha gözlerini dünyaya açtı.
Gözbebeklerindeki yabancılık, masumiyetle dans ediyordu, omuzları hafifti çünkü dünyanın ağırlığından habersizdi.
O her güldüğünde başucunda kelebekler varmışçasına annesini büyülüyordu. Küçük ellerini açtığında cennetten bir koku yayılıyordu. Annesi ona gülümseyerek bakarken yaşamak için sebep buldu.
Kalbi sevgiyle dolarken sesleri duymadı, sevginin sesinden başka yankı yoktu. Sırtında bir kesik hissetti, ardından onlarcasını.
Yere yığılırken konuşamadı, nefes alamadı, anlamadı, düşünemedi, hareket edemedi. Tek gördüğü krem rengi erkek paltosu oldu.
Son düşüncesi çok uzun zamandır görmediği oğlunu çok sevdiği oldu. Gözünden bir damla yaş aktı. Kadın son bıçak darbesiyle gözlerini dünyaya kapattı.
Fırtına şiddetlendi, hiç durmayacakmış gibi. Bebek ağladı, hiç durmayacakmış gibi.
Ve hayat çoktan zor bir seçim sundu.