'Karanlıktan gelen armağanlar hiçbir zaman güle güle kullanılmaz,küçük kız.' Bu bir yanılgı hikayesi. 'Hiçbir şey göründüğü gibi değildir.' görüşünün harflerle can buluşudur. Genç kız çıldırmak üzereydi. Evine gelen mektuplar,gece gözlerini kapayınca bir anlığına gördüğü kapşonlu adam,siyah saçlar,hiçbir şeyin göründüğü olmayışı ağır geliyordu. Saçlarının örgüsünü çözüp yatağa uzanınca burnuna dolan o erkeksi koku. Deliriyordu belki de? Belki de,belkiydi işte. Oluşuna bırakmalı ve her şeye bıraktığı yerden devam etmeliydi. Her gün gelen sıradan bir mektubun ne zararı vardı ki? Çöpe atsa,kurtulurdu. Bununla yaşayabilirdi. Evet,evet. Bunu yapabilirdi. Peki ya bir gün mektuplar geçmişi değil,geleceği anlatmaya başlarsa? Doğum gününde mektuplar kesilirse? Mektup yerine o adam gelir de kapşonunu bir köşeye fırlatıysa? 'Ölüm kokusuyla karışmış erkeksi koku...O geldi,anne. O.'