İlklere yazıyorum seni kahrolacası bomboş defterlere anlatıyorum derdimi.Tükenmişlik,bıkkınlık,yorgunluk sarmıştı üstümü karanlıkların içinde düğümlenmiştim.Sesimi kimse duyamıyordu, işitemiyordu koca bir boşluk vardı hayatımda karanlık bulutlar etrafımı sarmış güzel şeylerle müjdelenmeyi bekliyordu.Ne de olsa alışmıştık sonu bitmeyen hayattan mutlu olmayı bekliyorduk.
Zamana ihtiyaç vardı "zaman her şeyin ilacı" derler ya bende öyle bekliyordum.
Acımasız hayattan tek beklentim beklemekti.
Vazgeçilmezlik vardı duygularım senin bana püsküren ateşini söndürmeyi bekliyordu. O ateş yavaş yavaş içimde büyüyordu.
Nefretle kinle dolmuştum kimseye acımıyordum.
Çünkü o acımasız duygularımı,nefretimi sen benim içimde büyütmüştün.
Gücümün yettiği yere kadar sevmeyi başarmıştım ama, sen benim içimdeki sevgiyi yok ettin.
O sevgi pespembe hayatlarla dolmuşken sen o sevgiyi kapkaranlık hayatta çevirdin.Kalbimin etrafı karanlık zincirlerle çevrilmişti.Çıkacak yolumu bulamıyordum karanlık beni boğuyordu ben ise kırılan kalbimle onarılmayı bekliyordum.Hiçe sayışlarımı içimdeki beklentiyle sayıyordum,sayışlarımın her defasında beni korkutuyordu.
Korkuların içinde sıkışıp kalmıştım hiç bir şeyden umudum yoktu.
Umutlarım,hayallerim kaybolmuştu bir boşlukta karanlıkların içinde kaybolan hayallerimi bekliyorum.
Yalnızlığın yağmuru karanlığın içinde bekliyorum.
"Ne iş yaptığımı sormadın?" dedi sorarcasına.
"Mesleğinden önce merak ettiğim başka sorular vardı."
"Alabildin mi peki cevabını?" diye sordu.
"Evet."
"Sonuç ne peki?" diye merakla sordu bu kez. Dirseği masaya yaslıydı ve diğer eli hafif kirli sakallarını kaşıyordu. O an benden beklenmeyecek bir cesaret ve netlikle cevap verdim.
"Sen tam da evlenilecek adamsın."